Düzenli beslendiğiniz halde pantolonlarınız dar gelmeye başlıyorsa tiroidinizi kontrol ettirin. Eğer tiroit beziniz az çalışıyorsa, her geçen gün daha az kalori yakacağınız için beliniz mutlaka kalınlaşacaktır!..
Doğru besleniyorsunuz, spor yapıyorsunuz ama yine de pantolonlarınız gün geçtikçe daha çok sıkıyor. Kuru temizlemecinizi, çatalınızı ya da karın çalışma aletinizi suçlamayın. Hemen doktora gidenek tiroit bezinizi kontrol ettirin. Eğer tembel çalışıyorsa (ki milyonlarca Amerikalı'nınki öyledir...) en sağlıklı çözümlerle bile siz kilo almaya devam edersiniz.
* Tiroidiniz aylak aylak vakit geçiriyorsa, birçok şey ters gidebilir... Ama bu belirtiler öyle sinsidir ki insanlar ancak kilo almaya başlayınca, bir şeylerin ters gittiğini fark edip doktora koşarlar.
HEMEN TEST YAPTIRIN
* Tembel tiroit belirtilerini; cilt kuruluğu, eklem ve kas ağrıları, soğuğa karşı dayanıksızlık, yorgunluk, cinsel dürtülerde değişiklik, adet dönemlerinde düzensizlik ve hatta depresyon olarak sayabiliriz.
* Fakat daha kaliteli uyku ve daha çok azim size yardımcı olmayacaktır... Size faydası dokunacak tek şey, gidip hemen bir tiroit testi yaptırmaktır. 40 yaşının üzerindeki kadınlar en büyük risk grubunu oluştururlar.
* 50 yaşından sonra kadınların yüzde 10'u tembel tiroit yüzünden zor günler geçirirler ama pek çoğu bunun farkında bile değildir. Ve bu, gün geçtikçe daha da artarak büyüyen bir problem haline gelir. 60 yaşındaki kadınların yüzde 15'i ile 20'si ve erkeklerin yüzde 5'i anormal yavaş çalışan tiroit bezlerine sahiptir.
TAM BİR KISIR DÖNGÜ!
* Her ne kadar buna yol açan sebepler kesin olarak bilinmese de bugün şu kadarını biliyoruz: Kilo almak da tiroit bezinin çalışmasını yavaşlatan bir sebep. Kilo aldıkça tiroit yavaşlıyor ve tiroit yavaşladıkça kilo alımı artıyor. Nasıl? Tam bir kısır döngü değil mi?
* Temel olarak, tiroidiniz; yani boynunuzun alt kısmında bulunan minik bir beziniz, metabolizmanızı kontrol eden bir tür hormon salgılamaktan sorumludur. Metabolizmayı kontrol etmek demek; kalbinizden ciğerlerinize, davranışlarınızdan ruhsal sağlığınıza kadar her şeyi etkileyebilir demektir. Eğer tiroidiniz yavaşlarsa, her geçen gün daha az kalori yakacağınız için önünde sonunda bel çevreniz kalınlaşacak demektir. Prof.Dr. Mehmet ÖZ
ENDOKRİNOLOGLAR NE DİYOR?
Halsizlik ve Kiloda değişiklik varsa :
Tiroid hormonu almak, kemik erimesi yapar mı?
Uzun süredir ve yüksek dozda tiroid hormonu kullanıyorsanız ve ailenizde kemik yoğunluğu sorunları çok görülüyorsa, egzersiz yapmıyor, yanlış diyetler uyguluyor, yeterince kalsiyum almıyor, fazla sigara içiyorsanız uzun sürede bir risk oluşturabilir. Böyle durumlarda kalsiyumu yüksek gıdalarla beslenmek, hatta gerekirse başta kalsiyum olmak üzere beraberinde magnezyum, çinko, boron ve D vitamini almak yararlı olabilir.
Tiroid mutlaka kilo yapar mı?
Eğer tiroid beziniz normal çalışıyorsa kandaki T3, T3 ve TSH normal seviyedeyse tiroid hastalıklarında kilo sorun olmaz. Ama tiroid bezinin yavaş çalıştığı hipotirodi (Yani bu hormonların düşük, TSH'ın yüksek olduğu) varsa kolay kilo alabilirsiniz. Tersine bu hormon düzeyleri yüksekse, gayret etmemenize rağmen zayıflarsınız. Eğer tiroid hormonlarınız yetersizse kilo vermekte zorlanırsınız. Bazen de premenopoz ve menopoz dönemlerinde tabloda birçok şey normal gözükmesine rağmen özellikle Haşimato tiroditi'nde kilo vermek zorlaşabilir. Tiroid sorunu olanlar hekim kontrolünde uzun kullanımda bazen ara vererek, selenyum vermek, tiroid fonksiyonlarını destekleyebiliyor.
Tiroid ilaçları nasıl alınmalı?
Tiroid hormon haplarının aç karnına alınması gerekiyor, emilim çok daha kolay oluyor. İlacı her gün aynı saatte almaya gayret edin.
Tiroidin az çalışması ne gibi bulgular verir?
Kilo değişiklikleri, yorgunluk, halsizlik, ellerde titreme, terleme, uyku bozuklukları, solukluk, bitkinlik, saçlarda kuruma, seyrekleşme, size bir tiroid sorununuz olabileceğini düşündürmeli.
Bütün tiroid nodülleri ameliyat mı edilmeli?
Buna mutlaka iyi bir endokrinoloji uzmanı karar vermelidir. Bütün tiroid nodülleri, kanserleşme riski taşımaz. Eğer hekim uygun görürse biyopsi yapar, biyopsi patolojiye gider ve onun sonucuna göre karar verilir.
Sigarayı bırakınca kilo aldıysanız
Sigaranın içindeki nikotin tiroid fonksiyonlarını canlandırdığı için gizli hipotiroidiyi maskeleyebiliyor. Sigara tiryakisi olup aniden bırakanların bir kısmının birden kilo almalarının nedenlerinden biri nikotinin tiroid fonksiyonlarım canlandırıcı etkisinin ortadan kalkmasıdır. Bazı kişilerde sigarayı bıraktıktan sonra hızlı bir kilo artışı oluyorsa, o zaman bir hekime başvurmak, serbest T3, serbest T4 serbest TSH, TPO ve anti TPO tahlillerini yaptırmakta yarar var.
SAFRA KESESİ-KARACİĞER TEMİZLEME |
AHMET MARANKİ |
Tüm hastalıklara Tedavi
Alerji
Anemi
Doğal Antibiyotik
Bağırsak parazitleri
Bağırsak Temizleme
Behçet hastalığı
Bel-Boyun-Eklem ağrıları
Beyin Düşünce Gücü
Böbrek hastaları
Böbrek iltihabı
Depresyon
Diyabet-Şeker hastalığı
Eklem Ağrıları
Epilepsi-Sara
Hemoroid-Basur
Hiperaktivite-Stres
Idrar Enfeksiyonu
Kalp Damar Hastalıkları
Karaciğer temizleme
Kabızlık
Kıl dönmesi
Kısırlık giderici
Kısırlık Tedavisi
Kolesterol
10 yaş gençleşme
Kozmik beden temizliği
Malta Humması-Brusella
Mide Yanması ve Reflü
Meme Kanseri
Menopoz
MS hastalığı
Regl-Adet ağrıları
Renkler ve Psikoloji
Sinüzit
Saç Dökümü
Sağlıklı Beslenme
Sağlıklı Yaşam
Tiroid hastalığı
Unutkanlık
Varis
Cilt Bakımı ve Güzellik-Cilt Hastalıkları
Zayıflama ve Beslenme
Solunum Yolu Hastalıkları
Hangi Bitki Hangi hastalığa faydalı
ENDER SARAÇ |
Zayıflamak için Tüm Diyetler
Metabolizma canlandırıcı
Karın yağlarını eritme
Zayıflatıcı bitki çayı
Zayıflamaya doğal destek
Vücut yağlarını eritme
5 bitki çayı
Diyet kurabiyesi
Toksin atıcı diyet
Zayıflama detoks çorbası
Toksin atıcı pretoks kürü
Stres ve gerginlik için diyet
Ekspres diyet
Göbek eriten diyet
Son Yorumlar
KARIŞIK BAŞKA KATEGORİLER
tiroid bitkisel tedavi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tiroid bitkisel tedavi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
TERETOHUMU İLE TİROİD TEDAVİSİ-Osman MÜFTÜOĞLU
Teretohumu ile tiroid nodülü tedavi edilir mi
Sağlık konularına ilginiz arttıkça bilgi kirliliği yaratarak bundan yarar sağlamayı düşünen yeni insanlar ortaya çıkıyor.
Bu, son derece doğal bir durumdur: Talep arttıkça arz çoğalır! Size yapılan bazı sağlık önerilerinin hiçbir faydası olmayabiliyor. Bazılarının ise ciddi tehlikeleri bulunabiliyor. Bazı sözde uzmanlar öyle şeyler yazıp çiziyor veya anlatıyorlar ki, bunlar biz doktorlara, diyet uzmanlarına ve bitki farmakolojisiyle uğraşan hocalara saç baş yolduruyor. Ama ne gam! Bu müthiş uzmanlar, teretohumuyla tiroid nodülü, keçi boynuzuyla cinsel güçsüzlük, lavantayla hepatit, brokoli suyuyla kanseri tedavi etmekte kararlılar. İşin bir ucunda da bu ürünleri satıp para kazanmak isteyen ticaret erbabı var.
Kimisi "yağ yaktığını" ileri sürdüğü, "kas yaptığını" iddia ettiği, "detoks" sağladığını belirttiği haplarla, kimi de bellek açtığını, aklı artırdığını, kanserden koruduğunu, romatizmanın köküne kibrit suyu ektiğine inandığı palavradan şuruplarla size yardımcı olmaya çalışıyor! Yani dikkat etmezseniz işiniz zor...
REAL AGE YAZARI
Dr. Michael Roizen bu gibi yaklaşımlardan şikayetçi olan dünyaca ünlü bir sağlık uzmanıdır. İsterseniz biraz da ona kulak verin: "İlginç görünen bir tedaviyi denemek istiyorsanız önce onunla ilgili daha fazla bilgilenmeye çalışın. Sadece tezgahtarlara sormakla veya orada satılan bir kitaba güvenmekle yetinmeyin. Daha çok araştırma yapın. Eğer araştırma imkanınız yoksa doktorunuzdan ya da kütüphanelerden yardım isteyin. Doğru bir araştırmayla söz konusu bitkinin bilimsel etkinlik durumunu da popüler iddiaları da öğrenebilirsiniz. Bitkisel ilaçların çoğu zarar vermiyor ama bazıları gereksiz yaşlanmaya yol açabiliyor. (Dr. Michael Roize’ın Real Age adlı kitabıdan)
Kullandığınız üründen fayda yerine zarar görmek istemiyorsanız (en azından erken yaşlanmak düşüncesinde değilseniz) size yapılan her sağlık önermesini dikkatle araştırın. Bu öneriyi yapanın uzmanlık alanını, tecrübesini, kimliğini, eğitimini öğrenin.
Anahtar sizin elinizdedir
Sağlığınızdan birinci sırada sorumlu olan kişi sizsiniz. Sizin sağlık sorunlarınız öncelikle sizin işiniz, ne doktorunuzun ne de diğer sağlık profesyonellerinin değil! "Dengeli ve nitelikli besleniyor musunuz? Düzenli fizik aktivite yapıyor musunuz? Verimli uyuyor musunuz? Stresle başa çıkabiliyor musunuz?" sorularının yanıtları sizde! Yaşam biçiminiz en önemli uğraşınız olmalı! Sağlığınıza zaman ayırmak kendinize zaman ayırmaktır. Sağlık için harcadığınız zamanı "zaman yitirmek" olarak algılamayın! Doktor muayenehanesinde konsültasyon saatinizi beklerken "kendinizle ilgilenin".
Bu değerli zaman dilimini iyi kullanın. Sağlık sorunlarını önlemek, koruyucu hekimlik sunumlarından yararlanmak, hastalıkları iyileştirmeye çalışmaktan çok daha kolaydır. Bunun için yapmanız gereken de zaten sağlığın temellerini oluşturan dengeli beslenme, düzenli egzersiz, verimli uyku ve ruhsal dinginliktir.
Bir sağlık sorunu oluşurken, soğukkanlılıkla ve dikkatle gözlem yapmanız doktorunuzun sorularına olabildiğince ayrıntılı yanıt vermenizi ve dolayısıyla onun tanı ve tedavi sürecinde daha başarılı olmasını yakından etkiler. Birden fazla sağlık sıkıntısı yaşıyorsanız esas soruna odaklanmalısınız. Bu derdinizin hallolması çok büyük olasılıkla diğerlerinin bir bölümünden ya da tümünden kurtulmanızı da sağlayacaktır.
Tedaviye başladığınızda, kullanacağınız ilaçlar belirli bir zaman dilimi içerisinde etkilerini gösterecektir. Beklemeniz, beklerken gözlemlemeniz ve sonuçlardan doktorunuzu haberdar etmeniz doğru yaklaşımdır. Yayınları değerlendirerek, okuyup dinleyerek ama her şeyden önemlisi doktorunuzun açıklamalarını dikkatle dinleyip gerekirse notlar alarak kendinizi eğitmelisiniz. Merak ettiklerinizi sağlık profesyonelleri ile paylaşmalısınız.
Ne yapacaksınız
Her zaman nitelikli ürünler satın almaya özen göstermelisiniz. Yiyecek, içeceklerinizin uygun koşullarda ve tercihen ekolojik yöntemlerle üretilmiş olması sağlığınızı korumak için ilk adımlardır. Örneğin, niteliksiz bir çift ayakkabı ile yapacağınız spordan yarar yerine zarar görebilirsiniz; içeriği üzerinde yazılandan farklı ürünlerle beklediğiniz etkiyi elde edemezsiniz. Çok pahalı ya da adı çok duyulmuş, listelerde bir numara olan ürünler yerine doktorunuzun önereceği, üzerinde içeriği açık ve ayrıntılı olarak yazan, kullanımı kolay olanları tercih etmelisiniz.
Olaylara yaklaşımınız olumlu oldukça, kişileri kendi koşulları içerisinde değerlendirmeyi öğrendikçe, değiştiremeyeceğiniz durumlar için çaba harcamanın gereksizliğini fark ettikçe kendinizi daha iyi ve güçlü hissedeceksiniz.
Genç yaşlılar ve yaşlı çocuklar çoğalıyor
Beslenme, hareketsiz ve tembel bir yaşam ya da hormonal, metabolik, psikolojik sorunlardan kaynaklanan bir sorundur. Alınan kalorilerle harcanan kaloriler arasındaki dengenin bozulması ve kullanım fazlası artık kalorilerin yağ olarak depolanması bu sorunun en önemli sebebidir. Şişmanlık veya fazla kiloluluk, hayat kalitesini bozan; formda, sağlıklı ve keyifli bir hayata düşman olan bir problemdir. Kalp ve damar hastalıklarına, hipertansiyona, şeker hastalığına, solunum sistemi yetersizliğine, gece uykuda solunum durmalarına ve horlamalara yol açar. Bununla da yetinmez: İleri yaşlara gelince kanda yağ dengesini bozar. Kalbi besleyen koroner kan damarlarını tıkayıp kalp krizine, beyni besleyen serebral damarları tıkayıp beyin krizine, eklemleri tahrip edip osteoartirit tipi romatizmaya yol açar.
Bitmedi! Kısırlık, adet bozuklukları, tüylenme, cinsel güç azalması veya kaybı, safra kesesi hastalıkları ve çeşitli organ-doku kanserlerine de neden olabilir. Ani ölümler şişmanlarda daha erken yaşlarda ve daha çok görülür. Özetle şişmanlık hastalığı hayatın sadece kalitesini değil, süresini de etkiler. Şişman çocuklar çok sık hastalanır. Şekere, hipertansiyona yakalanır. Şişmanlık ve fazla kiloluluk erken yaşlandırır, ömrü kısaltır.
Anlattıklarımız size üzücü, korkutucu gelebilir. Ne var ki hepsi gerçektir. Kilo sorunu çocuklar ve gençler arasında da hızla yayılıyor. Bundan 20 yıl önce en erken 40’lı yaşlarda belirlenebilen erişkin tipi -insüline bağımlı olmayan Tip-2- diyabet hastalığını son yıllarda 10-12 yaşlardaki çocuklarda görmemizin, kalp krizi ve felç yaşının 25-30’lu yaşlara kadar inmesinin sebebi şişmanlıktan başka bir şey değil. Şişmanlık veya fazla kiloluluk çocuklarımızı ve gençlerimizi erkenden yaşlandırıyor. Sorunu erkenden tanımakta, acil önlemleri gecikmeden almakta fayda vardır.
Sağlık konularına ilginiz arttıkça bilgi kirliliği yaratarak bundan yarar sağlamayı düşünen yeni insanlar ortaya çıkıyor.
Bu, son derece doğal bir durumdur: Talep arttıkça arz çoğalır! Size yapılan bazı sağlık önerilerinin hiçbir faydası olmayabiliyor. Bazılarının ise ciddi tehlikeleri bulunabiliyor. Bazı sözde uzmanlar öyle şeyler yazıp çiziyor veya anlatıyorlar ki, bunlar biz doktorlara, diyet uzmanlarına ve bitki farmakolojisiyle uğraşan hocalara saç baş yolduruyor. Ama ne gam! Bu müthiş uzmanlar, teretohumuyla tiroid nodülü, keçi boynuzuyla cinsel güçsüzlük, lavantayla hepatit, brokoli suyuyla kanseri tedavi etmekte kararlılar. İşin bir ucunda da bu ürünleri satıp para kazanmak isteyen ticaret erbabı var.
Kimisi "yağ yaktığını" ileri sürdüğü, "kas yaptığını" iddia ettiği, "detoks" sağladığını belirttiği haplarla, kimi de bellek açtığını, aklı artırdığını, kanserden koruduğunu, romatizmanın köküne kibrit suyu ektiğine inandığı palavradan şuruplarla size yardımcı olmaya çalışıyor! Yani dikkat etmezseniz işiniz zor...
REAL AGE YAZARI
Dr. Michael Roizen bu gibi yaklaşımlardan şikayetçi olan dünyaca ünlü bir sağlık uzmanıdır. İsterseniz biraz da ona kulak verin: "İlginç görünen bir tedaviyi denemek istiyorsanız önce onunla ilgili daha fazla bilgilenmeye çalışın. Sadece tezgahtarlara sormakla veya orada satılan bir kitaba güvenmekle yetinmeyin. Daha çok araştırma yapın. Eğer araştırma imkanınız yoksa doktorunuzdan ya da kütüphanelerden yardım isteyin. Doğru bir araştırmayla söz konusu bitkinin bilimsel etkinlik durumunu da popüler iddiaları da öğrenebilirsiniz. Bitkisel ilaçların çoğu zarar vermiyor ama bazıları gereksiz yaşlanmaya yol açabiliyor. (Dr. Michael Roize’ın Real Age adlı kitabıdan)
Kullandığınız üründen fayda yerine zarar görmek istemiyorsanız (en azından erken yaşlanmak düşüncesinde değilseniz) size yapılan her sağlık önermesini dikkatle araştırın. Bu öneriyi yapanın uzmanlık alanını, tecrübesini, kimliğini, eğitimini öğrenin.
Anahtar sizin elinizdedir
Sağlığınızdan birinci sırada sorumlu olan kişi sizsiniz. Sizin sağlık sorunlarınız öncelikle sizin işiniz, ne doktorunuzun ne de diğer sağlık profesyonellerinin değil! "Dengeli ve nitelikli besleniyor musunuz? Düzenli fizik aktivite yapıyor musunuz? Verimli uyuyor musunuz? Stresle başa çıkabiliyor musunuz?" sorularının yanıtları sizde! Yaşam biçiminiz en önemli uğraşınız olmalı! Sağlığınıza zaman ayırmak kendinize zaman ayırmaktır. Sağlık için harcadığınız zamanı "zaman yitirmek" olarak algılamayın! Doktor muayenehanesinde konsültasyon saatinizi beklerken "kendinizle ilgilenin".
Bu değerli zaman dilimini iyi kullanın. Sağlık sorunlarını önlemek, koruyucu hekimlik sunumlarından yararlanmak, hastalıkları iyileştirmeye çalışmaktan çok daha kolaydır. Bunun için yapmanız gereken de zaten sağlığın temellerini oluşturan dengeli beslenme, düzenli egzersiz, verimli uyku ve ruhsal dinginliktir.
Bir sağlık sorunu oluşurken, soğukkanlılıkla ve dikkatle gözlem yapmanız doktorunuzun sorularına olabildiğince ayrıntılı yanıt vermenizi ve dolayısıyla onun tanı ve tedavi sürecinde daha başarılı olmasını yakından etkiler. Birden fazla sağlık sıkıntısı yaşıyorsanız esas soruna odaklanmalısınız. Bu derdinizin hallolması çok büyük olasılıkla diğerlerinin bir bölümünden ya da tümünden kurtulmanızı da sağlayacaktır.
Tedaviye başladığınızda, kullanacağınız ilaçlar belirli bir zaman dilimi içerisinde etkilerini gösterecektir. Beklemeniz, beklerken gözlemlemeniz ve sonuçlardan doktorunuzu haberdar etmeniz doğru yaklaşımdır. Yayınları değerlendirerek, okuyup dinleyerek ama her şeyden önemlisi doktorunuzun açıklamalarını dikkatle dinleyip gerekirse notlar alarak kendinizi eğitmelisiniz. Merak ettiklerinizi sağlık profesyonelleri ile paylaşmalısınız.
Ne yapacaksınız
Her zaman nitelikli ürünler satın almaya özen göstermelisiniz. Yiyecek, içeceklerinizin uygun koşullarda ve tercihen ekolojik yöntemlerle üretilmiş olması sağlığınızı korumak için ilk adımlardır. Örneğin, niteliksiz bir çift ayakkabı ile yapacağınız spordan yarar yerine zarar görebilirsiniz; içeriği üzerinde yazılandan farklı ürünlerle beklediğiniz etkiyi elde edemezsiniz. Çok pahalı ya da adı çok duyulmuş, listelerde bir numara olan ürünler yerine doktorunuzun önereceği, üzerinde içeriği açık ve ayrıntılı olarak yazan, kullanımı kolay olanları tercih etmelisiniz.
Olaylara yaklaşımınız olumlu oldukça, kişileri kendi koşulları içerisinde değerlendirmeyi öğrendikçe, değiştiremeyeceğiniz durumlar için çaba harcamanın gereksizliğini fark ettikçe kendinizi daha iyi ve güçlü hissedeceksiniz.
Genç yaşlılar ve yaşlı çocuklar çoğalıyor
Beslenme, hareketsiz ve tembel bir yaşam ya da hormonal, metabolik, psikolojik sorunlardan kaynaklanan bir sorundur. Alınan kalorilerle harcanan kaloriler arasındaki dengenin bozulması ve kullanım fazlası artık kalorilerin yağ olarak depolanması bu sorunun en önemli sebebidir. Şişmanlık veya fazla kiloluluk, hayat kalitesini bozan; formda, sağlıklı ve keyifli bir hayata düşman olan bir problemdir. Kalp ve damar hastalıklarına, hipertansiyona, şeker hastalığına, solunum sistemi yetersizliğine, gece uykuda solunum durmalarına ve horlamalara yol açar. Bununla da yetinmez: İleri yaşlara gelince kanda yağ dengesini bozar. Kalbi besleyen koroner kan damarlarını tıkayıp kalp krizine, beyni besleyen serebral damarları tıkayıp beyin krizine, eklemleri tahrip edip osteoartirit tipi romatizmaya yol açar.
Bitmedi! Kısırlık, adet bozuklukları, tüylenme, cinsel güç azalması veya kaybı, safra kesesi hastalıkları ve çeşitli organ-doku kanserlerine de neden olabilir. Ani ölümler şişmanlarda daha erken yaşlarda ve daha çok görülür. Özetle şişmanlık hastalığı hayatın sadece kalitesini değil, süresini de etkiler. Şişman çocuklar çok sık hastalanır. Şekere, hipertansiyona yakalanır. Şişmanlık ve fazla kiloluluk erken yaşlandırır, ömrü kısaltır.
Anlattıklarımız size üzücü, korkutucu gelebilir. Ne var ki hepsi gerçektir. Kilo sorunu çocuklar ve gençler arasında da hızla yayılıyor. Bundan 20 yıl önce en erken 40’lı yaşlarda belirlenebilen erişkin tipi -insüline bağımlı olmayan Tip-2- diyabet hastalığını son yıllarda 10-12 yaşlardaki çocuklarda görmemizin, kalp krizi ve felç yaşının 25-30’lu yaşlara kadar inmesinin sebebi şişmanlıktan başka bir şey değil. Şişmanlık veya fazla kiloluluk çocuklarımızı ve gençlerimizi erkenden yaşlandırıyor. Sorunu erkenden tanımakta, acil önlemleri gecikmeden almakta fayda vardır.
TROİD VE KİLOLAR-Osman MÜFTÜOĞLU
Tiroid kilo verdirmiyor.
Prof.Dr. Osman MÜFTÜOĞLU Bir süredir ilgili ilgisiz, bilgili bilgisiz, tecrübeli tecrübesiz aklına esen herkes sağlık önerilerinde bulunmaya başladı.
Bunlardan bir kısmının iyi niyetli olduğu kesin. Bir kısmı ise torbasını doldurmak veya şöhret olmak peşinde.
Bunların bir kısmı ot-çöp ya da alet-edevat tüccarlığı da yapan sözde uzmanlar. Önerilerinin zararlı olabileceğinden endişe eder, uyanık ve dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
Beş yıla yakın bir süre size, ‘İyi hayatın bedensel ve ruhsal sağlıkla ilgili yanlarına dair’ bazı bilgiler aktarmaya çalışıyorum. ‘Şöyle yiyin, böyle uyuyun, şu kadar yürüyün, stresle mücadele için şunları deneyin’ gibi bazen kısa, bazen uzun, bazen pahalı, bazen ucuz, bazen kolay, bazen zor önerilerde bulunuyorum. Bildiklerimi aktarırken bir şeye hep dikkat ettim: Dozu ve kıvamı kaçırmamak. Sizi asla korkutmamak ve yanıltmamak.
Ama son zamanlarda dikkatimi çeken iki-üç nokta var ki bunlar beni biraz kaygılandırıyor: Bazı gelişmeler bir şeylerin yanlış gittiğini, yanlış bir yola girildiğini düşündürüyor. İnşallah yanılıyorumdur.
Yanlış bilgi zararlı
Kafamı karıştıran noktalardan biri ilgili ilgisiz bilgili bilgisiz tecrübeli tecrübesiz aklına esen herkesin sağlık önerilerinde bulunmaya başlaması. Bunlardan bir kısmının iyi niyetli olduğu kesin. Bir kısmı ise torbasını doldurmak veya şöhret olmak peşinde. Akla hayale gelmez tavsiye eder, akıl dışı önerilerle, hatta bazen dini duyguları da alet ederek aslı astarı olmayan yöntemlerden bahsedip sağlığınıza zarar verebilecek önerilerde bulunuyorlar. Bunların bir kısmı ot-çöp ya da alet-edevat tüccarlığı da yapan sözde uzmanlar. Önerilerinin zararlı olabileceğinden endişe eder, uyanık ve dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
İkinci nokta birinciden daha da önemli. Sağlık-hastalık konuları böyle çok sık konuşulunca halkta gereksiz bir ‘sağlıklı olma stresi,’ ‘hastalık korkusu’ başladı. ‘Lezzetin, tadın, keyfin’ önemi bir kenara bırakıldı. Her şey sadece ‘sağlıklı olma’ iddiası ile değerlendirilir oldu. Ortaya çıkan bilgi kirliliği sağlıklı insanlarda bile, ‘Acaba bu hastalık bende de mi var’ gibi tereddütlere yol açmaya başladı. Sağlıklı yaşam konusunda dayatılanlar, anne-babaları, öğretmenleri, hatta yetişkin insanları bile strese soktu. ‘Acaba yeteri kadar uyuyor muyum, Yediğim şeylere sakın kanserojen bir şeyler bulaşmış olmasın, yeteri kadar sağlıklı beslenebiliyor muyum’ gibi sorular çoğu insanı hastalık hastası ve biraz da obsesif yaptı. Çoğu anne çocuğunun gelişiminden kuşku duyuyor. Basit sağlık sorunlarında bile aşırı bir telaşa kapılıyor.
Ne yapmalı
Kısacası yaratılan bilgi kirliliği ve bilgi bombardımanının kendisi sağlık için tehlikeli ve zararlı bir faktör haline geliyor. Anlatmak istediğim şey şu: Duyduğunuz, okuduğunuz her bilgiye hemen inanmayın. Birkaç kaynaktan daha teyit etmeden bu tür ‘yeni ve iddialı’ bilgileri hemen kullanmayın. Yeni bir ürünü biraz denenmeden satın almayın. Duyduğunuz şeylerin henüz yeteri kadar denenmemiş, onaylanmamış, hatta art niyetli olabileceğini unutmayın. Ve bu arada hayatın her alanında olduğu gibi sağlığınız konusunda da biraz esnek, azıcık hoşgörülü olun. Sağlıklı biri olma, uzun yaşama, hastalanmama iddialarını abartmayın. Yoksa bedensel sağlığa odaklanacağım derken ruh sağlığınızdan olabilirsiniz.
Tiroidiniz tembelse işiniz gerçekten zor
AKLINIZDA OLSUN- Genç kız ve kadınlarda ergenlik dönemine geçiş, gebelik ve gebelik sonrası dönem, menopoz başlangıcı veya ameliyat sonrası dönemler veya ruhsal travmalar, akut anksiyete atakları, depresyon, panik bozukluk gibi ruhsal hastalıklarda bağışıklık sistemi de durumdan etkileniyor. Bağışıklık cevapları sapıtıyor, (özellikle genetik bir eğilim de varsa) acayipleşiyor. Anormal bağışıklık yanıtları ortaya çıkıyor. Bu gelişmeler tiroid bezine hasar verebiliyor. Bu hasarın ağrısı, sızısı, ateşi veya başka bir sıkıntısı da olmuyor. Sonuçta gözden kolayca kaçıyor. Tiroid yetmezliği oluşsa bile çoğu zaman çok geç bir aşamada fark ediliyor.
Bu nedenle tiroid hormonlarının üretiminin azaldığına işaret eden belirtilerin iyi bilinmesi gerekiyor.
Bu belirtilerin en önemlileri şunlar:
* Birdenbire başlayan ve şiddeti kabızlık,
* Saç dökülmesi, kırılması, ince ve kalitesiz, canlılığını kaybetmiş bir saç gelişimi,
* Sürekli üşüme,
* Kilo almada ve vermede zorlanma,
* Ciltte solukluk, özellikle ayak ve yüzde soluk-mumsu bir cilt yapısının ortaya çıkması
* Varlığını her gün biraz daha hissettiren yorgunluk hali
* Âdet düzensizlikleri, periyot süresinin kısalması, seyrek adet görmeye başlamak
* Cinsel istekte azalma
* Uzun uykulardan bile yorgun uyanmak
* Depresyonla karıştırılacak düzeyde bir bitkinlik, halsizlik, yorgunluk, isteksizlik durumu
* Unutkanlık yakınmasının başlaması
* Varlığını her gün biraz daha hissettiren kas ve eklem ağrıları.
Prof.Dr. Osman MÜFTÜOĞLU Bir süredir ilgili ilgisiz, bilgili bilgisiz, tecrübeli tecrübesiz aklına esen herkes sağlık önerilerinde bulunmaya başladı.
Bunlardan bir kısmının iyi niyetli olduğu kesin. Bir kısmı ise torbasını doldurmak veya şöhret olmak peşinde.
Bunların bir kısmı ot-çöp ya da alet-edevat tüccarlığı da yapan sözde uzmanlar. Önerilerinin zararlı olabileceğinden endişe eder, uyanık ve dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
Beş yıla yakın bir süre size, ‘İyi hayatın bedensel ve ruhsal sağlıkla ilgili yanlarına dair’ bazı bilgiler aktarmaya çalışıyorum. ‘Şöyle yiyin, böyle uyuyun, şu kadar yürüyün, stresle mücadele için şunları deneyin’ gibi bazen kısa, bazen uzun, bazen pahalı, bazen ucuz, bazen kolay, bazen zor önerilerde bulunuyorum. Bildiklerimi aktarırken bir şeye hep dikkat ettim: Dozu ve kıvamı kaçırmamak. Sizi asla korkutmamak ve yanıltmamak.
Ama son zamanlarda dikkatimi çeken iki-üç nokta var ki bunlar beni biraz kaygılandırıyor: Bazı gelişmeler bir şeylerin yanlış gittiğini, yanlış bir yola girildiğini düşündürüyor. İnşallah yanılıyorumdur.
Yanlış bilgi zararlı
Kafamı karıştıran noktalardan biri ilgili ilgisiz bilgili bilgisiz tecrübeli tecrübesiz aklına esen herkesin sağlık önerilerinde bulunmaya başlaması. Bunlardan bir kısmının iyi niyetli olduğu kesin. Bir kısmı ise torbasını doldurmak veya şöhret olmak peşinde. Akla hayale gelmez tavsiye eder, akıl dışı önerilerle, hatta bazen dini duyguları da alet ederek aslı astarı olmayan yöntemlerden bahsedip sağlığınıza zarar verebilecek önerilerde bulunuyorlar. Bunların bir kısmı ot-çöp ya da alet-edevat tüccarlığı da yapan sözde uzmanlar. Önerilerinin zararlı olabileceğinden endişe eder, uyanık ve dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
İkinci nokta birinciden daha da önemli. Sağlık-hastalık konuları böyle çok sık konuşulunca halkta gereksiz bir ‘sağlıklı olma stresi,’ ‘hastalık korkusu’ başladı. ‘Lezzetin, tadın, keyfin’ önemi bir kenara bırakıldı. Her şey sadece ‘sağlıklı olma’ iddiası ile değerlendirilir oldu. Ortaya çıkan bilgi kirliliği sağlıklı insanlarda bile, ‘Acaba bu hastalık bende de mi var’ gibi tereddütlere yol açmaya başladı. Sağlıklı yaşam konusunda dayatılanlar, anne-babaları, öğretmenleri, hatta yetişkin insanları bile strese soktu. ‘Acaba yeteri kadar uyuyor muyum, Yediğim şeylere sakın kanserojen bir şeyler bulaşmış olmasın, yeteri kadar sağlıklı beslenebiliyor muyum’ gibi sorular çoğu insanı hastalık hastası ve biraz da obsesif yaptı. Çoğu anne çocuğunun gelişiminden kuşku duyuyor. Basit sağlık sorunlarında bile aşırı bir telaşa kapılıyor.
Ne yapmalı
Kısacası yaratılan bilgi kirliliği ve bilgi bombardımanının kendisi sağlık için tehlikeli ve zararlı bir faktör haline geliyor. Anlatmak istediğim şey şu: Duyduğunuz, okuduğunuz her bilgiye hemen inanmayın. Birkaç kaynaktan daha teyit etmeden bu tür ‘yeni ve iddialı’ bilgileri hemen kullanmayın. Yeni bir ürünü biraz denenmeden satın almayın. Duyduğunuz şeylerin henüz yeteri kadar denenmemiş, onaylanmamış, hatta art niyetli olabileceğini unutmayın. Ve bu arada hayatın her alanında olduğu gibi sağlığınız konusunda da biraz esnek, azıcık hoşgörülü olun. Sağlıklı biri olma, uzun yaşama, hastalanmama iddialarını abartmayın. Yoksa bedensel sağlığa odaklanacağım derken ruh sağlığınızdan olabilirsiniz.
Tiroidiniz tembelse işiniz gerçekten zor
AKLINIZDA OLSUN- Genç kız ve kadınlarda ergenlik dönemine geçiş, gebelik ve gebelik sonrası dönem, menopoz başlangıcı veya ameliyat sonrası dönemler veya ruhsal travmalar, akut anksiyete atakları, depresyon, panik bozukluk gibi ruhsal hastalıklarda bağışıklık sistemi de durumdan etkileniyor. Bağışıklık cevapları sapıtıyor, (özellikle genetik bir eğilim de varsa) acayipleşiyor. Anormal bağışıklık yanıtları ortaya çıkıyor. Bu gelişmeler tiroid bezine hasar verebiliyor. Bu hasarın ağrısı, sızısı, ateşi veya başka bir sıkıntısı da olmuyor. Sonuçta gözden kolayca kaçıyor. Tiroid yetmezliği oluşsa bile çoğu zaman çok geç bir aşamada fark ediliyor.
Bu nedenle tiroid hormonlarının üretiminin azaldığına işaret eden belirtilerin iyi bilinmesi gerekiyor.
Bu belirtilerin en önemlileri şunlar:
* Birdenbire başlayan ve şiddeti kabızlık,
* Saç dökülmesi, kırılması, ince ve kalitesiz, canlılığını kaybetmiş bir saç gelişimi,
* Sürekli üşüme,
* Kilo almada ve vermede zorlanma,
* Ciltte solukluk, özellikle ayak ve yüzde soluk-mumsu bir cilt yapısının ortaya çıkması
* Varlığını her gün biraz daha hissettiren yorgunluk hali
* Âdet düzensizlikleri, periyot süresinin kısalması, seyrek adet görmeye başlamak
* Cinsel istekte azalma
* Uzun uykulardan bile yorgun uyanmak
* Depresyonla karıştırılacak düzeyde bir bitkinlik, halsizlik, yorgunluk, isteksizlik durumu
* Unutkanlık yakınmasının başlaması
* Varlığını her gün biraz daha hissettiren kas ve eklem ağrıları.
TİROİD HASTALIĞI İÇİN DEREOTU'NU KULLANIN

Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu sağlıkiçin bitkisel kürlerini bizlerle paylaşmaya devam ediyor.Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu 'nun Tiroid (hipotiroid ya da hipertiroid) şikayetlerine karşı önerdiği destekleyici bitki "dereotu" kürüdür .
Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu Bu kürün özellikle nodüller için de etkili olduğunu söylüyor. Bu kürü ayrıca bitkisel olarak da yardımcı ve destekleyici kür kullanabilirsiniz.
Hipotiroid (Tiroidin yavaş çalışması) ya da Hipertiroid (Tiroidin hızlı çalışması) durumunda, dereotu kürü uygulanacaktır. Tiroid glandının her iki durumunda da kürün uygulanış tarzı aynıdır.
Dereotu kürünün uygulanışı: Sabah, öğle ve akşam aç karnına, öğünlerden 15 dakika önce 1 yemekkaşığı dolusu taze yeşil dereotu bir kaç kere çiğnendikten sonra 2-3 yudum su ile yutulacaktır. Bu küre hiç ara verilmeden 3 ay devam edilir.
Kürün ikinci ayından sonra tiroid hormonlarınızı zaman zaman kontrol ettirin, çünkü kullandığınız ilacın miktarını azaltmanız gerekebilir. İlaç azaltımını doktorunuza danışmadan kesinlikle kendi kendinize karar vermeyin.
Tiroid nodüllerinin küçülmesinde ya da ilerlemesinde de bu kür oldukça etkilidir. Bu kür sayesinde çok sayıda hasta, ilaç alımından kurtulmuştur .Var olan nodülleri de yok olmuştur. Gerekirse dereotu kürüne daha uzun zaman devam edilebilir.
Bu konuda 5 ay sonra ilaçlarını bırakan hastaların oranı yüzde 90’dır.
Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu Bu kürün özellikle nodüller için de etkili olduğunu söylüyor. Bu kürü ayrıca bitkisel olarak da yardımcı ve destekleyici kür kullanabilirsiniz.
Hipotiroid (Tiroidin yavaş çalışması) ya da Hipertiroid (Tiroidin hızlı çalışması) durumunda, dereotu kürü uygulanacaktır. Tiroid glandının her iki durumunda da kürün uygulanış tarzı aynıdır.
Dereotu kürünün uygulanışı: Sabah, öğle ve akşam aç karnına, öğünlerden 15 dakika önce 1 yemekkaşığı dolusu taze yeşil dereotu bir kaç kere çiğnendikten sonra 2-3 yudum su ile yutulacaktır. Bu küre hiç ara verilmeden 3 ay devam edilir.
Kürün ikinci ayından sonra tiroid hormonlarınızı zaman zaman kontrol ettirin, çünkü kullandığınız ilacın miktarını azaltmanız gerekebilir. İlaç azaltımını doktorunuza danışmadan kesinlikle kendi kendinize karar vermeyin.
Tiroid nodüllerinin küçülmesinde ya da ilerlemesinde de bu kür oldukça etkilidir. Bu kür sayesinde çok sayıda hasta, ilaç alımından kurtulmuştur .Var olan nodülleri de yok olmuştur. Gerekirse dereotu kürüne daha uzun zaman devam edilebilir.
Bu konuda 5 ay sonra ilaçlarını bırakan hastaların oranı yüzde 90’dır.
TİROİD HASTALIĞI İÇİN BİTKİSEL TEDAVİ AHMET MARANKİDEN

Tiroit hastalarının en büyük hatası, bitkilere başvurmadan tiroitlerini aldırmalarıdır...
Tiroidleriniz sizin sigortanızıdır. Endokrin sisteminiz bozulduğunda vücudunuzun çalışma sistemi de bozulur.
Doktorunuzun size gösterdiği yol esastır ancak yine de tiroidlerinizi aldırmamanızı öneriyoruz. Kalan hayatınızı sağlıksız ve huzursuz geçirmemek için ameliyat olmayın.
Kâinat Eczanesinden Bitkisel Formüller
Troidin en büyük ilacı cevizdir:
25 tane cevizi kırdıktan sonra kabukları ve perdeleri ile birlikte bir litre suyun içinde 5 gün bekletin. Elde ettiğiniz sudan sabah akşam birer fincan için, cevizleri de yiyin. Ayrıca ceviz yağını dışarıdan boğazınıza sürün.
Hipertiroid rahatsızlığı olan kişiler :
dereotu ve tere otunu fazla aşırıya kaçmadan tüketmeli, bunun yanında bol miktarda maydanoz ve roka da yemelidir.
Prof. Dr. Ahmet Maranki
Etiketler :
dogal tedavi,
saglik,
tiroid,
tiroid bitkisel tedavi,
tiroid hastaligi,
tiroid sifali bitkiler,
tiroit
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Bağlantılar
Sitede Arama Yap
İBRAHİM SARAÇOĞLU |
Tüm hastalıklara Tedavi
Alzheimer
Gençleştirici Formül
Anne sütünü artırma
Ayak mantarı
Erkek-Kilo alma
Kadın-Kilo alma
Baş ağrısı-Migren
Kolesterolu düşürme
Kadın-idrar enfeksiyonu
Erkek idrar Kaçırma
Saç dökümü
Sperm artırma
İktıdarsızlık
Kısırlık-Hamile kalmak
Kısırlık-Kadın yumurtasını artırma
Romatizma
MS Hastalığı
Akciğer Kanseri
İltihaplı sivilce-Akne
Hemoroid-Basur
Meme-Göğüs büyütme
Boy Uzatma
Kabızlık
Ses kısıklığı
Mantar Hastalığı
Polikistik Over
Tiroid
Aşırı Tüylenme
Vitiligo-Hepatit B-Karaciğer yetmezliği
Meme kisti-Fibrokist
Adet sancıları
Egzema
Astım
Saç-Kepek
Zayıflamak
Topuk dikeni
Kalp ve Prostat büyümesi
Kalp yağlanması
Vitiligo
Bağırsak kanseri önleyici
Bağırsak kanseri tedavi
Kansızlık-Anemi
Karaciğer yağlanması
Mide Yanması
Depresif Regl-Adet
Yaşlılık lekeleri
Bademcik Boğaz Enfeksiyonu
Anksiyete
Depresyon
Sigara toksin atıcı
Kulak çınlaması
Kulak ağrısı
Bağırsak gazı
Vajinal Akıntı
Sigara bırakma
Elma kayısı maskesi
Selülit eritme
Unutkanlık
Yorgunluk
Menopoz
Kronik Kabızlık
Cilt Bakımı ve Güzellik-Cilt Hastalıkları
Zayıflama ve Beslenme
Blog Arşivi
-
▼
2010
(507)
-
▼
Temmuz
(40)
-
▼
Tem 11
(20)
- Tansiyon Hastalarına Sıcak Uyarısı
- Havuzlar Hasta Ediyor
- Sıcak, Tahammül Gücünü Zayıflatıyor
- Lens İle Havuza Girmeyin
- Güneş Kremiyle İlgili Çarpıcı Gerçek
- Cilt Kanserinde Aşı Umudu
- Çocukları Yaz Hastalıklarından Koruyun
- Tükenmişlik Sendromu
- Botoks mu Yaptırmalı, Dolgu mu
- Sıcaktan Soğuğa Ani Geçiş Yapmayın
- Depresyon Bunama Riskini Artırıyor
- Yaz Olunca Midenize Ne Oluyor?
- Anne Adayının Yaptırması Gereken Testler
- Vejetaryen Diyet Depresyona İyi Geliyor
- Kanser Karşısında Erkekler Daha Vefasız
- Şeker Stresi Azaltıyor
- Bilgisayarlar, Çocuklar İçin Büyük Tehlike
- Çocuk Egzamasında Astım Riski
- DNA Yapısı Kanserde Etkili
- 3K İle Hem Tok Kalın, Hem Kilo Verin
-
▼
Tem 11
(20)
-
▼
Temmuz
(40)