Omega 3 Yağ Asitleri ve Kalp Sağlığınız

Omega 3 yağ asitlerinin dahil olduğu yiyecekler hakkında ve omega 3 hakkında bilgilenmek istiyorsanız, makalenin devamını okumalısınız. Omega 3 yağları balık ve kabuklu deniz ürünlerinde alındığında kalp sağlığını artırmaktadır.

Amerikan Kalp Derneği, kardiyovasküler (kalp hastalığı) olan hastaların Omega 3 içeren gıdalar tükettiğinde tüketmeyenlere göre daha fazla iyileşme olasılığı bulunmakta olduğunu kanıtlamıştır. Almamız gereken temel yağ asitleri Omega 3 te bulunmaktadır.

Kalbin sağlıklı bir şekilde korunmasında, hücre gelişimi ve büyümesinde önemli rolleri vardır. İnsan vücudu omega üretimi yapamadığında bu, diyetle sağlanabilir. Somon, alabalık, ringa balığı, sardalye, uskumru, orkinos gibi tatlı su balıkları haftada en az 2 kez tüketilmelidir.

Balık, hem protein içerir hem de yüksek doymuş yağa sahip değildir. Sağlık için gerekli omega 3 yağını içerir. Diğer yararları, kan pıhtılaşmasını önler, kalp anormalliklerini düzenler, trigliseriti düşürür dolayısıyla kolesterol ve kalp krizine birebirdir.

Bu balıkları yağsız hazırlamak önemlidir, örneğin buğulama, ızgara, salata gibi hazırlanabilir. Somon balığı ile kuşkonmaz, fesleğen, domates, kanola yağını hazırlayıp afiyetle yiyebilirsiniz.

Doğum kontrol hapı kilo almaya sebep olur mu?

Doğum kontrol hapı kullanan ya da kullanmak isteyen fakat etkilerinden çekinen bayanların aklına takılan ve sıkça sorulan konulara aşağıdaki başlıklar altında cevap bulabilirsiniz.

Doğum kontrol hapının koruma dışında faydaları nelerdir?

Doğum kontrol hapının doğum kontrolü dışında kullanıldığı çeşitli alanlar vardır. Doğum kontrol hapı adet düzenleyici olarak kullanılabilir ayrıca ağrılı adet görme sorununu en rahat çözen ilaçlardandır. Bunun dışında yumurtalık kanserine, rahim kanserine ve iyi huylu meme hastalıklarına karşı koruyucu etkisi vardır.

Yeni anne olanlar doğum kontrol hapı kullanabilir mi?

Emziren annelere östrojen ve progesteron hormonunu bir arada içeren doğum kontrol haplarının kullanımı önerilmez. Bunlar sütün kalitesini bozabilir ya da sütün kesilmesine sebep olabilir. Emziren anneler minipill diye adlandırılan sadece progesteron hormonu içeren doğum kontrol haplarını kullanabilirler. Emzirme döneminde yanlışlıkla normal (hem östrojen hem progesteron içerikli) doğum kontrol hapları kullanılması sütün kesilmesine sebep olabilir. Bebek için çok ciddi bir etkisi olmaz.

Bütün doğum kontrol haplarında aynı miktarda hormon mu bulunur?

20 30 ve 50 mikrogramlık östrojen içerenler vardır. 50 mikrogramlık haplar yüksek östrojen içeriklerinden dolayı yaygın olarak kullanılmaz. 20 ve 30 mikrogramlıkların her ikisi de etkindir. Bir doğum kontrol hapı üretilirken etkinliği konusunda şüphe duyulmayacak minimal etkili doz miktarları hesaba katılır. Yani en düşük dozaj olan 20 mikrogramlık ve 30 mikrogramlık doğum kontrol haplarının ikisi de etkindir. Dozaj ayarlamaları özel durumlarda gerekli olabilir. Östrojen içeriği az olan düşük dozajlı hapların yan etkilerinin daha az olduğu unutulmamalıdır.

Doğum kontrol hapları aşırı tüylenmeye neden olur mu?

Doğum kontrol hapı tüylenme tedavisinde kullanılabilir. Özellikle bazılarının antiandrojenik etkileri de bulunur. Yani erkeklik hormonunu baskılayıcı yapıdadır. Bunların dışında androjenik yapıda hormonlar içermez bu sebeple tüylenmeye sebep olmaz. Doğum kontrol hapları tüyleneme için ezbere alınabilecek haplar değillerdir. Genellikle epilasyonla beraber önerilir. Kişinin özelliğine göre, tüylenmenin şiddetine göre ya da altta yatan hormonal sebebe göre çok daha güçlü, çok daha farklı ilaçlar kullanılabilir.

Doğum kontrol hapı kilo almaya sebep olur mu?

Doğum kontrol hapının kilo yapıcı etkisi yoktur. Sadece içeriğindeki hormonların özelliği sebebiyle, özellikle östrojenin özelliği sebebiyle, kullanım esnasında vücutta su tutulumu artar ya da ödemler oluşabilir. Bunun dışında aşırı kilo yapma ya da iştah açma gibi bir etkisi yoktur.

Ecz. Kübra Özden

Doktorların Gözden Kaçırdığı Kadınların 7 Rahatsızlığı

Bazı kadınlarda olabilen rahatsızlıklar şu şekilde baş gösterir. Her şey normal gittiği bir anda, işimiz düzgün giderken, düzenli çalışırken, stres altında kalabiliriz, ağır diyetler ve egzersizler sorunlara yol açabilir.

Yüzümüzde sivilceler ya da yaralar oluşur. Tiroit testleri yapılabilir. Doktorlar bu durumda geçmesi için beklememiz gerektiğini söyler. Bu şekilde üst üste sonuç alamayan kişiler çaresiz kalır. Kimi kadınlarda bu sorun, ultrasonla belli olabilir, yumurtalıklarda kist olabilir.

Hormonal bir bozukluk olabilir. Bu semptomlar ise, düzensiz periyotlar, kısırlık, obezite ve beyin bulanıklığıdır.

Jinekologlar, metformin ilacını verirler bu rahatlatıcıdır. Bazı kadınlarda semptomlar 10 yıl öncesinde bile kendini göstermiştir, 10 yıl sonra rahatsızlıklar ortaya çıkabilir. İmmunal sistemimiz atağa geçmekte ve immunal hastalıklara yol açmaktadır.

Bir çok araştırma ve deneyime göre ise kadınlar kendi aralarında bunun analiz ve toplantılarını yaparak fikir alışverişinde bulunmalıdır. Kendini güçlü hissetmeli ve konu hakkında bilgilendirmelidir. Hastalıkların, isimlerini, risk faktörlerini, belirtilerini, tedavi şekillerini öğrenmelidir.

Yakın Gebelik ve Vücut Adaptasyonu

Gebelik süresi boyunca vücutta çeşitli değişiklikler olması nedeniyle anne adayları zaman zaman sorunlarla karşılaşabiliyor. Gebeliğin çeşitli dönemlerinde dikkat edilmesi gerekenler ise farklılık gösteriyor.

9 aylık gebelik süresince vücudun gebeliğe adaptasyonu ile birlikte aydan aya değişen sıkıntılar ve beraberinde güzellikler yaşanıyor. V.K.V. Amerikan Hastanesi’nden Dr. Kayhan Yakın gebeliği üç döneme ayırarak dikkat edilmesi gerekenleri şöyle anlatıyor:

İLK 3 AY

Gebeliğin başlangıcına, embriyonun rahim duvarına tutunmasından itibaren salgıladığı beta-hCG hormonu ve vücutta yarattığı etkiler damgasını vurmaktadır. Bu hormonun etkisi ile önce halsizlik, yorgunluk, çabuk yorulma, uykuya meyil, göğüslerde hassasiyet, hafif bulantı ve karında şişkinlik hissi gibi genel değişiklikler ortaya çıkar.

Gıdalarla tüm vitaminlerin yeterince alınabilirken, folik asit ihtiyacı tam olarak karşılanamamaktadır. Bu nedenle dikkat edilmesi gereken nokta, folik asit vitamininin eksik edilmemesidir. Aslında folik asit takviyesine gebelikten yaklaşık 3 ay önce başlayarak bebekte gözlenebilecek sinir sistemi anomalilerin önüne geçilebilmektedir. Eğer erken başlanmadı ise folik asit desteği için en ideal olanı içerisinde 800 – 1000 mg folik asit barındıran bir multivitamin kullanmaktır.

Gıdalar seçilirken süt ürünlerine mutlaka ağırlık verilmeli, hergün mutlaka süt, yoğurt ya da peynir tüketilmeli ve pastorize olmasına dikkat edilmelidir. Çiğ et barındıran gıdalar tüketilmemeli, hijyenik açıdan riskli gıdalardan uzak durulmalıdır. Gebeliğin tüm dönemleri için geçerli uyarı, gebelikte sıvı ihtiyacının fazla olmasından dolayı bol sıvı alımının ihmal edilmemesidir. Su ve doğal meyve suları gibi sıvıların bol tüketimi oldukça faydalıdır.

BULANTI VE KUSMA KİLO KAYBINA NEDEN OLABİLİR

Gebeliğin erken döneminde, özellikle 6-12. haftalar arasında sabahları bulantı ve kusma yaşanabilir. Kahve, yağlı ve aşırı baharatlı yiyecekler, sigara kokusu, parfüm gibi bazı kokular bu şikayetleri artırır. Çoğul gebeliklerde daha da sıkça görülen bu şikayetler bazen gebeliğin ilk habercisi olabilir. Üç gün süre ile hergün üç kezden fazla kusma ya da sürekli kusma olması yeterli besin almanızı engelleyerek kilo kaybına ve bebeğin de beslenmesinin bozulmasına neden olur. Böyle bir durumda hastanede kısa süreli bir misafirlik ile serum, mineral ve vitamin desteği gerekebilir.

Gebelik süresince damarların genişlemesine bağlı olarak kan basıncının da düşmesiyle yorgunluk, baş ağrısı, bulantı ve hatta bayılmalar olabilir. Kalp atışlarındaki hızlanma, daha fazla kanın daha hızlı şekilde damarlarda dolaşmasına neden olur; böylece bebeğin oksijen ihtiyacı karşılanır ve vücut ısısı da artar. Bazen yaşanan burun tıkanıklığı veya burun kanaması ile dişleri fırçalanırken diş etlerinde kanama olması da bu nedenledir.

Bu dönemde hipotansiyon yönünden dikkatli olmak gerekir. Oturulan yerden veya yataktan hızlıca kalkmak ve gün içerisindeki çok yoğun aktivite, efor hipotansiyonu şiddetlendirebilir, başdönmesi ile bayılma görülebilir. Bu açıdan hareketleri biraz yavaşlatmak, gebelik öncesi hızlı hareket alışkanlıklarını sınırlandırmak ve başdönmesi hissedildiğinde en kısa sürede istirahat oldukça önemlidir.

10 HAFTADA DÜŞÜK RİSKİ

Düşük riski özellikle ilk 10 hafta içerisinde daha yüksektir. Bu dönemde gözlenecek bir kanama halinde, hemen istirahata geçerek doktorunuza haber vermeniz gerekir. Kahverengi leke tarzı kanamalar sık görülür. Asıl korktuğumuz açık kırmızı renkli kanamadır. Doktor kontrolünü takiben mutlak istirahat gerektirir.

İlk 3 ay içerisinde bebeğin tüm organlarının gelişmesinden dolayı özellikle bu dönemde kullanılan tüm ilaçların, doktorun kontrolünde olması gerekir. Gerekmedikçe çok sayıda vitamin kullanımından, gereksiz antibiotik veya ağrı kesici kullanımından kaçınılmalıdır. Düşük riski halinde bazı gebelerde faydalı olabileceği düşünülerek kullanılan progesteron içeren hap ve iğnelerin de tüm gebeliklerde “aman düşük olmasın” zihniyetiyle kullanımından kaçınılmalıdır.

Bu dönemin son haftasında (12-13. haftalar) bebeğin ilk anomali taraması yapılacaktır. Ultrasonografide bebeğin ense bölgesinin, burun kemiğinin ve genel ölçümlerinin değerlendirilmesi ile kanda yapılacak bazı hormon ölçümleri sayesinde bebeğin anomali taşıma riski belirlenir. Doktorunuza önemli ipuçları vermesi açısından bu inceleme kesinlikle atlanmamalıdır.

İKİNCİ 3 AY

Bu dönem gebeliğin keyfine daha iyi bir şekilde varılabildiği dönemdir. Vücudun gebeliğe adaptasyonu ile birlikte rahatsızlıklar hafifler, bebeğin haraketlerinin hissedilmesi ile birlikte anne ile bebek arasındaki duygusal bağ çok farklı bir boyut kazanır. Bu dönemde iştahta artış olur ve kilo alımı hızlanır. Karbonhidrat açısından zengin olan gıdalar, (ekmek, makarna, hamur işi tatlılar) kilo artışını hızlandırır. Kilo artışını kontrolde tutmak için diyette gerekli bazı düzenlemeler yapmak gerekir. Ancak her gün yarım saatlik hafif tempoda bir yürüyüş veya yüzme, kilo kontrolünü sağladığı gibi kasların da gücünü yitirmemesine yardımcı olur.

Bu dönemde ayak ve bacaklarda sıkça görülen kramplara magnezyum ve kalsiyum takviyesi yapılması şikayetleri azaltır. Gebelik süresince progesteron hormonu, mide ve barsaklardaki düz kaslarda gevşeme, barsak hareketlerinde azalma ve kabızlığa, mide asidinin yemek borusuna kaçması ise yemek borusunda yanmaya neden olur.

HEMOROİD OLUŞUMUNA DİKKAT

Yemeklerin uzun süre sindirim sisteminde kalması, daha çok besin maddesinin emilimini sağlayarak bebeğin daha iyi beslenmesini sağlar. Gebeliğin özellikle son dönemlerinde görülen kabızlık sonrası aşırı ıkınmanın, hemoroid oluşmasında rolü vardır. Bu dönemde büyüyen bebeğin ve vücudun hayati organlarının ihtiyacını sağlamak için, annenin kalp atım hızında artış olur ve pompalanan kan artar. Eğer daha önceden kalp hastalığınız varsa gebelik kalbinize ekstra yük olacaktır.

Kanlanmanın artışına bağlı olarak vajinal akıntıda da artış olur. Akıntının kokulu olması ve kaşıntı ile birlikte görülmesi, ilişki sırasında yanma yaşanması, tedavi gerektiren bir enfeksiyon olduğunu düşündürür. Tedavi edilmeyen vajinal enfeksiyonlar düşük ve erken doğuma neden olabilir. 16-18. haftalarda bebeğin anomali testi tekrarlanmaktadır (üçlü test). Daha önce yapılan ikili test (12.-13. haftalarda) veya bu dönemde yapılan üçlü testte anomali riskinde bir artış saptandı ise amniosentez ile bebeğin genetik yapısının değerlendirilmesi gerekir.

26. haftada ise gebeliğe bağlı diabet araştırılması yapılmaktadır. Bu amaçla 50 gram şeker içilmesini takiben, bir saat sonra kan şekeri ölçülür. Eğer yüksek düzeyler saptanırsa daha detaylı tetkiklere geçilir. Gebeliğe bağlı diabet genellikle diyet ile kontrol altına alınabilir.

SON 3 AY

Gebeliğin bu döneminde alınan kilolar, taşınan bebeğin ağırlığı ve duruş pozisyonundaki değişiklikler sırt ağrılarına neden olabilir. Bazı gebelerde gebelik hormonlarının etkisiyle kalça kemiklerinin birleşim yerlerinde gevşeme olur, kalçalarda ve öndeki çatı kemiğinin üzerinde ağrı ve sancı hissedilebilir. Son üç ayda ani ve ağır hareketlerden kaçınmak gerekir. Bazı gebeler yürürken zorluk çekerler. Gebeliğin bu döneminde rahimin ve bebeğin büyümesi kaburgalara baskı yaparak ağrıya neden olabilir.

Gebeliğin son dönemlerinde bacaklarda ve ayak bileklerinde şişlik sık görülür. Yüz, el ve el bileklerinde şişme olması, pre-eklampsiye gidişin habercisi olabilir. Gebeliğin bu döneminde bazı gebelerde kan basıncı yükselir ve pre-eklampsi olarak adlandırılan riskli bir tablo ortaya çıkabilir. Bu nedenle son 3 ay kan basıncı ölçümlerine özen göstermek, atlamamak gerekir.

GEÇİCİ KASILMALAR GÖRÜLÜR

Gebelik devam ederken rahim kasları, doğuma hazırlık için yaklaşık 20 -30 saniye süren Braxton Hicks kasılmaları adı verilen geçici kasılmalar gösterir. Bu kasılmalar, hafif adet sancısı veya karında hafif gerginlik şeklinde hissedilir. Gebeliğin bu dönemlerinde, bebeğin başının doğum kanalına yerleşmesiyle idrar torbasına baskı olur ve sık sık idrara çıkma ihtiyacı duyulur. Gebeliğin son dönemlerinde öksürme ve gülme sonucu, idrar kaçırma şikayeti ortaya çıkar. Her ne kadar sık idrara çıkma ihtiyacı zahmetli bir hal alsa da bol sıvı tüketiminden vazgeçilmemelidir. Meyve ve sebzelerin yine bol tüketimi hem kilo kontrolünde hem de kabızlık şikayetinin hafifletilmesinde yardımcı olacaktır.

Bebeğin büyümesi ile birlikte rahim ve karın büyür. Yatış pozisyonunda zorluk ortaya çıkar. Sırt üstü yatmak annede rahatsızlık yarattığı gibi, bebeğe giden kan akımında da azalmaya neden olur. Sırt üstü yatmaktan kaçınmalı, mümkün olduğunca tercihen sol yan pozisyonunda yatmak gerekir.

DOĞUMUN BAŞLAMASI

Doğum işaretleri konusunda da bilgili olmak gerekir. 37 haftanın altında bu işaretlerin görülmesi erken doğum habercisi olacaktır. Karında düzenli aralıklarla sertleşme, kasılmalar, vajende bir bardak suyun boşalması gibi bir his, kanlı bir akıntı, erken veya vakitli bir doğumun başladığını gösterir ve hemen doktorunuza haber vermenizi gerektirir.

Cildin Nem Seviyesini Kontrol Altına Alma

Spanın yanında herkesin günlük olarak kendi kendine yapabileceği basit sağlık ve güzellik tiyoları vardır. Yapılacak ilk şey cildin nem seviyesini kontrol altında tutmaktır.
Bunun için nemlendiriciler kullanmanın yanı sıra, bol su içmeli, cildi korumalı ve temiz tutmalıyız. Böylece, kuruluk, kaşıntı ve döküntüyü engelleyebiliriz. Sivilceler için nem ve yağ seviyesi normal tutulmalıdır. Yüz, el, ayak ve dirseklere de bunu uygulamalıyız. Uzun ve sıcak bir banyo aroma katkısıyla birlikte sauna etkisi yaratır.

Böylece tüm vücut ve cilt, gereken ferahlığa kavuşur. Gözenekler açılır, buhar sayesinde doğal nem kazanılmış olur. Kaplıcalar da iyi bir fikirdir. Kan akışını düzenler, cilde renk getirir. Günde en az 1 litre su içmeliyiz. Elma suyu çok iyi gelir.
Meyve ve sebzelerden vitamin ve mineralleri alabiliriz. Bronzlaşmaya da dikkat edilmelidir. Fazla Uv ışını cilt kanserine yol açar.
Yüksek faktörlü koruyucu sürmeliyiz ve fazla güneşe maruz kalmamalıyız. Stres erken yaşlanma nedenidir. Meyveli terapi bakımları ile ılık bir banyo sayesinde cildinizi beslemek mümkündür.

Melazma Nedir ? - Gebelik Lekesi Tedavisi

Melazma yani gebelik lekesi yaygın görülen bir cilt sorunudur ve ciltte kahverengi beneklerle kendini belli eder.

En sık etkileri yüzde görülür. Yüzde ise en çok, yanaklar, alın, burun ve dudak çukurunda bu benekler görülür. Melazma konul ön kısmı ve boyunda da gelişebilir.

Kimlerde Melazma Görülür?

Herkes melazma olabilir, fakat genç kadınlarda daha sık görülür. Daha çok hamileliğin ilk 2 ve 3 aylık süresinde ortaya çıkar. Bazen hamilelik maskesi adıyla anılır.

Doktorlar melazmaya neyin sebep olduğunu tam olarak bilmemektedir, kadınlık hormonları östrojen ve progesterona bağlı olarak gelişebilir. Doğum kontrol hapı alanlar, ilaçlı hormon replasman tedavisi görenler, melazma gelişiminde yüksek risk grubundadırlar.

Aynı zamanda tropikal iklimde yaşayan kişilerde yaygın olarak görülür. Çok uzun süre ya da sıkça güneşe maruz kalanlarda da görülür. Koyu renk tene sahip olan kişilerde de bu risk oldukça fazladır.

Doktorunuz cildinize özel bir lambayla bakıp melazma olup olmadığınızı söyleyecektir. Bazı durumlarda cildinizden biyopsi ile küçük bir parça alıp lekelerin melazma olup olmadığına bakmak isteyecektir.

Ciddi bir hastalık olmamakla birlikte estetik olarak kötü bir görüntü verir ve kötü hissedersiniz.

Nasıl Tedavi Edilir?

Çoğu kişi tedaviye gerek duymaz. Doğum kontrol hapı almayı, ilaçlı hormon replasman tedavisi görmeyi kestiğinizde lekeler kendiliğinden kaybolacaklar.


Adet Sancısı Nasıl Giderilir Kabusa Son

Adet sancısı, adet döneminden bir-iki gün önce başlar, bazı kadınlarda hafif yaşanırken, bazlarında ağır ve sancılı yaşanmaktadır.

Birincil ve ikincil sancı olarak ikiye ayrılmaktadır. 20 yaş altı ve genelde doğum yapmayanlar için birincil, doğum yapan kadınlar için ikincil sancılar yaşanır. İkincil sancılar, lif tümörleri, yumurtalık kistleri bulunan kadınlarda ya da doğum kontrol ilaçları kullanan kadınlarda yaşanmaktadır.

Bu sancılar, hormonsaldır, rahmin yumurtlamayı reddettiği dönemde sancılar çoğalır. Doktor tavsiyesinde doğum kontrol hapları adet sancısını kesmek ya da azaltmak için kullanılsa da, bu haplar kanamayı artırır.

Bazı genital ağrı kesiciler (Exen, Buscopan gibi), kısa sürede ağrıyı dindirir. Fakat günlük dozu aşmamak gerekir.
Ayrıca düzenli fiziksel aktivite, yürüyüş, yavaş hareketli spor, aerobik, bisiklet gibi sporlar krampları azaltmaya yardımcıdır. Çinko-kalsiyum ağırlıklı bir beslenme de yine ağrıları ve şişkinliği azaltmaya yardımcıdır. Kadınlar, en çok bu dönemde yemek yemeye eğilimlidir.

Diyet yapanların bu dönemde dikkatli olması gerekmektedir.
Sıcak bir banyo eşliğinde aromaterapi bitkileri ve sabunları kullanın. Bu size iyi gelecektir. Üşütmemeye, sıkı giyinmeye de özen gösterin. Isıtılmış ped de başka bir alternatiftir.

Uykusuzluk Hastaligi ve Tedavi Yöntemleri

Yaşamın üçte biri uyumakla geçer. Dolayısıyla uyku kaçınılmaz bir gereksinimdir. Uykunun niteliği ve amacı konusunda hemen hemen hiçbir şey bilinmiyor. Vücut en çok uykuda dinlenir.

Uykudayken vücut fonksiyonları yavaşlar ve insan dış uyarılara daha az yanıt verir. Uyku miktarı kişiden kişiye değişir. Bir bebek 16 saat, 2-4 yaş arası bir çocuk 12 saat, yetişkin bir insan 7-8 saat uyur. İnsan uzun süre uyuduğunda REM uykusu evrelerinin süresi giderek uzar.
Geceleri iyi uyuyabilmenin ilk koşulu kasları gevşeterek ve rahatsız edici düşünceleri uzaklaştırarak günün gerginliğinden kurtulmaktır. Yatak rahat, oda da havalandırılmış ve sessiz olmalıdır. Normal ısıtacak bir battaniye ya da yorgan seçilir.
Uykudan evvel kafein alınmamalıdır. Çünkü kafein uykuyu kaçırır uyarıcıdır. Vücut gücünü tazelemek için uykuya ihtiyaç duyar. Günlerce uykusuz kalan kişilerde yorgunluk, huzursuzluk, sinirlilik ve bellek bozuklukları, baş ağrısı gibi etkiler gözlenir.
Sorunun temeline inmek nedenleri saptayıp yok etmek gerekir. Narkolepsi bir uyku bozukluğudur. Gençlerde sık görülür. Kişi, gece uyuyamazken, gündüz her an her yerde uykuya dalabilir.

Siyatik Hastalığı Nedir - Siyatik Sinir Tedavisi

Siyatik ağrısı siyatik sinirlerinin tahriş olması sonucu görülür. Siyatik ağrıları genelde bel ve kalça arkasında dizden aşağı kısımlarda görülür.

Siyatik siniri vücudun en büyük siniridir. Sinir kökleri omurilikten başlar. Sinirin tahriş olması herhangi bir nedenden dolayı iltihaplanması nedenleridir.

Tümörden, kemik ve kas tahrişinden, iç kanamadan, enfeksiyon veya yaralanmadan oluşabilir. Belirtileri, ağrı, yanma hissi, uyuşma, alt sırt ve arka bacakta uyluk ve kalçada uyuşma ve karıncalanmadır.

Yürüyüş yapılamaz, bacaklar yorgundur ve fonksiyonu durur. Yürüyerek ve bel bükülerek düzelemez.

Siyatik fiziksel ve tıbbi bir test ile belirlenir. Fizik tedavi yapmak şarttır. Mr tarama, elektromiyogram, X ışınları ve filmler ile ölçülür. Yatak istirahatı çok önemlidir. Ağır iş yapmamak fazla yürümemek şarttır.

Hastalar üzerinde denenmiş ve kanıtlanmış bir tedavi şekli olan dinlenme ve yatak istirahatı olumlu sonuçlar almanızı sağlar. Cerrahi müdahale ile sinirler de sıkıştırılabilir.

Bacaklar siyatikte bükülemez çok az hareket kapasitesi vardır. Kaplıcalarda tedavi görmek yani sıcak tutmak da bir başka tedavi şeklidir. Yeni bir teknoloji olan ışın terapisi ile de hastalığa çözüm getirilmiştir.

Tedavinin esası, siyatiğe yol açan hastalığının sebebi bulup, bertaraf etmek, hastalığı doğru teşhis ederek tedavi etmektir. Bu yöntem ile siyatik ağrıların azalması hatta tamamen iyileşmesi sağlanmaktadır.

Dudak Bakımı Önerileri, dudak kırışıklıkları, yaş çizgileri, kırışıklılar, cilt kırışıkları

Çatlayan Dudaklar İçin

200 gram susam yağı
50 gram bal mumu

Bal mumunu benmari usulü eritin.(ocakta kaynayan suyun içine bir kap yerleştirin. Yerleştirdiğiniz kabın içinde bal mumunu eritin.) Susam yağını ilave edin. Karışımı hergün dudaklarınıza sürün.

Dolgun Dudaklar İçin

1 tatlı kaşığı bal
2-3 damla zeytin yağı
Malzemeleri karıştırın. Diş fırçası yardımıyla dudaklarınıza sürün.

Yüz ve Burun Estetiği Hakkında Geniş Bilgi

Burun yüzün merkezinde bulunan ifadeyi her yönden etkileyen karakteristik özel bir organdır. Genişliği, yüksekliği, derinliği ve çok önemli fonksiyonları vardır. Şekli kişisel farklılıklar göstermektedir. Estetik burun ameliyatlarında da elde edilecek sonuçların bir standart burun olmasından ziyade; her hasta için özel olarak tasarlanması, her hastanın yüz şekli ve oranlarına uygun doğal bir sonuç elde edilmesine uğraşılması gerekmektedir. Burnun kendi içindeki oranları ve yüz ile ilgili oranları, kendi içindeki açıları ve yüz ile yaptığı açılar detaylı olarak değerlendirilmeli ve planlama hasta ile birlikte hastanın beklentileri göz önüne alınarak ayrıntılı bir görüşme ile yapılmalıdır.

Estetik burun ameliyatı olmak isteyen kişinin atması gereken en önemli adım bir plastik cerraha başvurmaktır. Ameliyattan önce hasta beklentilerini ve mevcut problemlerini kendisi ne kadar iyi tanımlayabilirse ve bunu ameliyatını yapacak doktoruna anlatabilirse ameliyat sonrasında elde edilecek sonuçta o kadar istediği gibi olacaktır.

Estetik burun ameliyatının planlanmasında daha önce kaza veya travma geçirip geçirilmediği, ameliyat olup olmadığı, doğuştan bazı problemlerinin olup olmadığı çok önemlidir.

Solunum problemlerinin olması estetik ameliyat olmaya engel değildir. Her iki problemde aynı ameliyatla rahatlıkla tedavi edilebilir.

Estetik burun ameliyatı olmak isteyen kişilerin arzuladıkları sonucun kusursuzluk değil düzeltme olduğunu akılda tutarak cerrahi sonrası daha iyi görünme ve daha iyi hissetme konusundaki beklentilerini doktorlarına net bir şekilde anlatmalıdır.

Kısacası estetik burun ameliyatı yani rinoplasti, burnunuza yeni bir şekil verebilir ama hayatınızın akışına yön veremez.

Hamile Kadınlar İçin Kışın Cilt Bakımı Nasıl Olmalı

Hamilelikte görülen cilt sorunları şunlardır :

Çirkin görünümlü deride çatlak, kuru cilt ve sivilce eğilimi, yağlı cilt, kaşınan bir cilt, çeşitli lekeler. Cildi nemlendirme, beslenme ve cildi besleme, cildi ultraviyoleden koruma çok önemlidir.

Hamilelikte bebeğin gelişimi ve karın büyümesi boyunca cilt kolajen dokuları kopar, cilt özel bir şekil alır. Bu durumda deride çatlaklar oluşur. Yani bebeğin büyümesi ve karnın şekil değiştirerek gerilmesi sonucu cilt çatlar. Kuru ciltte ise hormonlardan etkilenir, nem eksikliğinden doğar.

Hamile kadın beslendiğinden besinleri bebeğine ulaştırır ve cilt beslenemez nemsiz kalan cilt kurur. Bol su içerek ve yüz yıkanarak çözüme ulaşılabilir. Yavaş çalışan metabolizma ise yağlanmayı sağlar, var olan derialtı kalınlaşması, ter bezleri, yağ bezleri sistematik kan sirkülasyonunu artırır.

T bölgesinde yağlanma görülür çünkü yağ salgısı güçlenir. Hamile kadınların %20sinde vücudun değişik yerlerinde kaşınma görülür. Kışın düşük sıcaklık ve düşük nemde, cildin yağ salgısı düşüktür ve cilt kurur, geceleri daha çok kaşıntı görülür.

Cilt çatlayabilir, egzama olabilir. Lekeler ise progesterona bağlı olarak ortaya çıkar. Cildi nemlendirmeli, temiz tutmalıyız. İyi beslenmeliyiz. Sebze ve beyaz et ağırlıklı şeyler yemeliyiz. Güneşe maruz kalmamalıyız.

Kısırlık Nedenleri ve Tedavi Yöntemleri

Kısırlık, 1 yıl boyunca hamile kalmadıktan sonra, çocuk doğurma yetersizliğine sahip kişilere konulan teşhistir. Erkekte ya da kadında görülebilir. Erkeklerde, testislerin yeterince sağlıklı sperm üretememesi kısırlığı yaratırken, kadınlarda vajinanın verimli çalışmaması ve yumurtaların düzenli olarak yumurtlamamasıdır.

Eşlerden her ikisi de 30 yaşını geçtiyse, bir jinekolog, ürolog ya da doğum uzmanı ile görüşülmelidir. Kısırlık iki gruba ayrılır. Birincil kısırlıkta hiç çocuk sahibi olunamazken, ikincil kısırlıkta bir kez çocuk sahibi olmuş olmak gerekir.

Kadın ve erkek için de risk faktörleri aynıdır. Yaş, stres, aşırı zayıflık ya da aşırı kilo, diyet, sigara, alkol ve uyuşturucu kısırlık risk faktörleridir. 20’li yaşlar her iki cins için de doğurganlığın zirve yaşlarıdır. Ve kritik bir rol oynamaktadır. 35 yaştan sonra hamilelikler risk taşımaktadır.

Şeker hastalığı, tiroid bozukluğu ve anemi de doğurganlığı etkilemektedir. Tedavi için, erkekte iktidarsızlık gibi cinsel sorunlar ele alınmalıdır. Eğer sprem eksikliğinden şüphe ediliyorsa, hormon ve üreme cerrahisi ile sorun çözülebilir.

Düzenli seks ve ilişki sıklığını artırmak doğurganlığı geliştirir. Kadınlarda ise, suni döllenme, yumurtalık ilaçları veya yardımcı üreme teknolojileri (ART) gibi tedaviler mevcuttur. Bu yöntemler pahalıdır ve de mide bulantısı, baş dönmesi gibi yan etkileri vardır.

Bitkisel ve hemopatik ilaçlar yeterli üremeyi ve mekanizmaları desteklemek için kullanılır.

VİTİLİGO TEDAVİSİ : SUNA DUMANKAYA

Soru : Vitiligo tedavisi icin sarımsaklı bir tedavi onerdiginizi duydum. Bu tedaviniz hakkında geniş bilgi lutfederseniz ve mumkunse kullanım sıklıgı ve süre konusunda bilgi verirseniz müteşekkir olurum.

Cevap (Suna DUMANKAYA):
Dört diş sarımsağı haşlayıp ezin ve bir yemek kaşığı balı karıştırıp sorunlu bölgeye sürün. En az yarım saat kalsın.

Haftada 2 gun bu uygulamayı yapabilirsiniz.

YAĞLARINIZDAN KURTULUN : SUNA DUMANKAYA

KİRAZ SAPINDAN ÇAY YAPIN YAĞLARINIZI YAKIN

Suna DUMANKAYA - Kilo probleminiz varsa, kendinize bir iyilik yapın ve zayıflamak için bikini mevsimini yani yaz aylarını beklemek yerine, şimdiden harekete geçin. Diyetinizi sporla da destekleyin. Yağ yakımınızı hızlandırmak için kiraz sapından çay yapıp için.

Bir süredir kilo vermek için uğraşıyorum. Diyetin yanında düzenli olarak spor da yaparak, sağloklı bir şekilde incelmeye çalışıyorum. Bana, zayıflama sürecime katkıda bulunacak ve yağ yakımını hızlandıracak bir formül tavsiye edebilirmisiniz? Z.K./İstanbul

Bir tutam adaçayı, biberiye, keten tohumu, papatya, kiraz sapı, sinemaki ve mercanköşkünü bir tencere suyun içinde beş dakika boyunca demleyin. Hazır olunca süzün ve cam bir şişenin içine doldurun.

Bu karışımdan her akşam bir fincan içerek, metabolizmanızı ve yağ yakımınızı hızlandırabilirsiniz.

METABOLİZMANIZI ANANASLA HAREKETLENDİRİN

Beslenmeme çok dikkat ediyorum ve fırsat buldukça spor yapıyorum. Ama yine de istediğim gibi zayıflayamıyorum. Sanırım metabolizmam yavaş çalışıyor. Hızlandırmak için ne yapabilirim? M.A./Bursa

Eğer metabolizmanız yavaş çalışıyorsa, yağ yakmakta zorlanırsınız. Bu durumun önüne geçmek için ananası soyup, ince ince dilimleyin. İçine nane, ceviz yağı, badem yağı ve bir adet kabuğu soyulmuş limon ekleyip, blender'dan geçirin. İsterseniz bir kaşık bal da ilave edip buzdolabında saklayın.

Bu karışımdan, sabah-akşam tok karnına bir bardak için.

Sekse tarçın banyosu ile hazırlanın : SUNA DUMANKAYA

Altı ay önce evlendim. Çok sevdiğim eşimle cinsel ilişkiye girmeden önce çok heyecanlanıyorum ve neredeyse bütün kaslarımın gerildiğini hissediyorum. Seks öncesi rahatlamamı sağlayacak etkili bir formülünüz var mı? Y.H./Ankara

Suna Dumankaya- Bir tülbentin içine ince ince doğranmış taze zencefil, bir çorba kaşığı karanfil, dört çubuk dövülmüş tarçın, bir çorba karşığı yenibahar ve bir kase deniz tuzu koyun. Uçlarını bağladığınız bu tülbenti sıcak suyun içinde bekletin. Bu karışım tek başınıza veya partnerinizle birlikte duş alırken küvetinize serpiştirin. Bu karışım hem vücudunuzun rahatlamasını sağlayacak hem de afrodizyak etkisi sayesinde cinsel gücünüzün artmasına yardımcı olacaktır.

TEN RENGİNİZİ ÜZÜM ÇEKİRDEĞİ İLE AÇIN : SUNA DUMANKAYA

Geçmişte tenimin rengi çok beyazdı. Ancak hamile kalıp çocuk yaptıktan sonra, esmerleşmeye başladım. Rengimin açılıp eski haline dönmesini nasıl sağlayabilirim? M.G./İst.

Suna Dumankaya - Birer yemek kaşığı süzme yoğurt, mısır nişastası ve limon suyunu, üç damla üzüm çekirdeği yağıyla karıştırın. Bu karışımı temiz cildinize sürün ve 20 dakika beklettikten sonra yıkanın.
Renginiz her uygulamadan sonra bir parça açılacaktır.

Boynunuzu greyfurtla gençleştirin : SUNA DUMANKAYA

Boynumda oluşan çizgileri giderebilmem için ne yapmamı tavsiye edersiniz? G. B./İstanbul

Bir limon ve bir greyfurdu sıkıp, sularını karıştırın. Hazırladığınız bu karışıma batırdığınız pamukla, boynunuza kompres uygulayın. Yarım saat bekletip, silin. Buğday özü yağı ile masaj yapmayı da ihmal etmeyin.

El terlemesi : SUNA DUMANKAYA

Ellerim yaz-kış çok terliyor. Özellikle heyecanlandığımda bu sorunum iyice artıyor. Bu durumun önüne geçmek için bana ne yapmamı tavsiye edersiniz? A.K./Ankara

Öncelikle mutlaka bir doktora görünün. Ayrıca bir çorba kaşığı şap tozu, yarım bardak limon suyu ve bir çorba kaşığı konyağı karıştırıp, ellerinizi haftada üç gece 20 dakika bu karışımda bekletin.

MUZLU SAÇ MASKESİ : SUNA DUMANKAYA

Saçınıza muzla bakım yapın
Yıpranmış saçlarla başa çıkmanın en etkili yolu.

Yazdan sonbahara geçerken saçlarınızda kuruluk ve cansızlık oluştuysa, çözümü muzda arayın. Saçlarınıza, muz masajıyla bakım uygulayın.

Saçlarım çok kuru ve yıpranmış görünüyor. Saç uçlarımda çatallar ve kırıklar var. Bu görüntüden kurtulmak için ne yapabilirim? D.E./Antalya

Bir muzu ezin ve birkaç damla badem yağıyla karıştırın. Bu karışımı masajla saçlarınıza yayın. 15 dakika saçınızda bekletip, maden suyuyla durulayın. Ardından da şampuanla yıkayın.