hamilelik bitkisel tedavi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hamilelik bitkisel tedavi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Anne Adayının Yaptırması Gereken Testler

Gebelik boyunca yapılan testler hem anne adayının hem bebeğin sağlığı açısından büyük önem taşıyor. Bu nedenle her hamilenin rutin gebelik testlerini yaptırmasında yarar var. AHEF (Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu) Başkanı Dr. Hamza Gemici gebelik süresi boyunca anne adaylarının yaptırması gereken testleri anlattı.

Gebelik takibinde uygulanan testler; gebelik öncesi ve gebelik dönemindeki testler olarak iki grupta toplanabilir.

Gebe Kalmadan Önce Yapılması İstenen Testler Nelerdir? (Gebelik öncesi testler)

Annenin ve babanın kan grupları bilinmelidir. (Anne Rh-, Baba Rh+ ise Rh uygunsuzluğu
Enfeksiyon tarama testleri.
TORCHS ( TOxoplasma, Rubella, Cytomegalovirus, Herpes, Sifilis)
Bu enfeksiyonlar gebelik sırasında geçirilirse bebekte anomaliler meydana getirebilir.

Gebelik Döneminde Yapılması İstenen Testler Nelerdir?

1- Tansiyon gebenin her takibinde ölçülmeli. Elde ve ayakta ödem varlığı muayene edilmelidir.

2- Kilo takibi (Sabah evde aç karnına)

3- Karın büyümesinin değerlendirilmesi

4- Gebelik tespiti testleri:
İdrarda ve kanda HCG hormonunun tespiti ile yapılır. Kanda; adet gecikmesini beklemeye gerek kalmadan sonuç alınır.İdrarda; gecikmeden 3 ile 10 gün arasında sonuç alınır.

5- Kan ve İdrar tetkikleri:
Kan tetkiki ile kansızlık ve kanla ilgili diğer konular, idrar tetkiki ile idrar yolları iltihabı ve diğer konular tespit edilir.

6- Ultrason ile gebelik takibi:
Gebelik haftasının ve son adet tarihini (SAT) hatırlamayan annelerde erken ultrason ölçümü ile SAT belirlenebilir. Anne karnındaki çocukta anomali tespiti, toplumda zeka geriliğiyle bilinen Down Sendromu’nun tespitine yardımcı olarak kullanılabilir. Özellikle beyin ve omur gelişim bozuklukları, çocuğun gelişim bozuklukları (Ölçümlerle gebelik haftasının uyumu) tespit edilebilir.

7- Kan uyuşmazlığı testi

8- İkili Test:
11. ve 14. haftalar arasında yapılır. Ultrasonla bebeğin ense pilisi kalınlığı belirlenir. Kanda da iki ayrı madde ölçümü ile Down Sendromu riski belirlenir.

9- Gebelik Şekeri Taraması:
24. ile 28. haftalar arasında şeker yükleme testi (50 - 100gr olarak → OGTT)

10- Karaciğer, böbrek, tiroit fonksiyonlarını gösteren testler kan alınarak yapılır. Böylece düzenli çalışıp çalışmadıkları kontrol edilir.

11- Doppler Ultrasonografi:
20. ile 24. haftalar arasında yapılır.

12- Üçlü Test:
16. ile 18. haftalar arasında yapılır. Kanda 3 hormon test edilir. Down Sendromu, Nöral Tüp Defekti gibi anomalilerin tespitini sağlar.

TESTLERİN SAĞLADIĞI YARARLAR NELERDİR?
Anne - baba adayları bu testlerden elde edilen sonuçların yardımıyla gebelikte karşılaşabilecek sorunlardan haberdar olabilirler ve erken önlem alabilirler. Her şey yolunda ise sağlıklı bir gebelik süreci geçireceklerini ya da geçirmekte olduklarını bilmelerinin rahatlığıyla doğumu beklerler.

Kan grupları tahlili → Rh uyuşmazlığı (Kan uyuşmazlığı)
İdrar tahlili → İdrar yolu iltihabı, böbrek taşı-kum tespiti, şeker tespitiyle şeker hastalığı tayini. Protein tespiti ile Preeklampsi (Gebelikte yüksek tansiyonla, idrarda protein olması. Vücutta özellikle ellerde ve yüzde şişme [ödem] ile belirti veren önemli bir hastalık) tespit edilir.
Enfeksiyon Tarama Testleri → Bebekte anomali yapabilecek hastalıkların gebelikten önce geçirilip geçirilmediği
Ultrason ile → Dış gebelik, çocuğun gelişimi, eşin durumu, düşük tehdidi
Şeker Yükleme Testi → Gebelikte şeker hastalığı var mı? Ona göre alınabilecek önlemler

GEBELİK TAKİBİ NASIL YAPILIR?
Bir gebenin, gebelik boyunca en az 4 kez izlem yapılması gereklidir. Doğru olan gebenin ayda 1 kez izlem yapılmasıdır.

Tetanoz aşısı 16. haftadan itibaren 2 doz halinde birer ay arayla yapılması gereklidir. Tetanoz aşısına gebelikten sonra da devam edilmektedir.
Bir gebe Aile Sağlığı Merkezi’ne her gelişinde kilo, tansiyon, nabız, ateş, ödem, TİT, anemi, varis, USG takip ve tetkikleri yapılır. Gebenin varsa gebelikle ilgili şikayetleri dinlenir.
12. haftadan sonra Dopplerle ÇKS dinlenimi ve karın büyümesi takip edilir. Yine 12. haftadan sonra hemogram sonucuna göre kan ilacı kullanılması istenir. Aile Sağlığı Merkezleri ücretsiz olarak gebelere Santafer Fort tablet dağıtımı yapar.

GEBELİĞE BAĞLI DEĞİŞİMLER-YASEMİN AMATO

Hamilelik döneminde birçok kadın hem gereğinden fazla kilo alır, hem de ciltleri bozulur. Vücut formunun bozulması, cilt lekeleri, dolaşım bozuklukları, kılcal damar çatlamaları, varisler, karın ve göğüslerdeki çatlaklar gibi sorunlarla karşılaşır. Gebelik sırasında cilt daha fazla yağ üretir, ter bezleri ise daha yavaş çalışır.

Bu sorunların tümü üç nedenden kaynaklanır:
1. Östrojen hormonunun yükselmesi
2. Kilolarla artan vücut ağırlığı ve hareketsizlik
3. Güneş etkileri Hamilelik bilinçli bir şekilde yaşanacak olursa, bunların çoğu önlenebilir. Bir kısmı zaten doğumdan sonra geçer. Gebelik boyunca beslenme ve harekete özen gösterilmesi çok önemlidir. Böylece hem bebek daha sağlıklı olur, hem anne doğumdan sonra kolayca formuna kavuşur, hem de çatlaklar ve ödemler büyük ölçüde önlenir. Düzenli egzersiz yapın. Hareket varisleri, ayak bileklerinde ve ayaklarda su birikmesini (ödem) önler, karın kaslarını kuvvetlendirir, doğumu kolaylaştırır. Çatlaklara gelince... Karın ve göğüslerin hacmi genişlediği için deri gerilerek çatlar. Bu çatlaklar yeni oluştuğunda tedavi edilmeleri mümkündür. Özellikle mikrodermabrazyon uygulaması, hamilelik çatlaklarında çok etkilidir.

KİLO VARİSE YOL AÇAR
Hamileliğin ileri aylarında, vücut ağırlığı bacak damarları üzerindeki basıncı artırır. Bunun sonucunda hamile kadınların bazılarında varisler meydana gelir. Bu nedenle ne kadar az kilo alınırsa, o kadar iyidir. Varisler en çok baldırlarda, üst bacak bölgesinde, vajina ve anüste görülür. Doğumdan sonra kilo verilince, nispi bir düzelme olur. Neyse ki, varisleri gidermek için gayet etkili tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Hamileliğin özellikle son aylarında az veya çok herkeste ödem görülür. Önlem olarak gebelik boyunca tuzu azaltın. Gebelik süresince ödem söktüren ilaçlar kullanmayın. Bu tür ilaçlar vücut sıvısının atılmasına yol açar ve bebek için tehlike yaratır. Ayaklarınız şişiyorsa, her fırsatta biraz yükseğe kaldırıp uzatın. Uyurken, altına yastık koyun. Gebelikteki ödemler, doğumdan sonra kaybolur.

LEKELERİN ÇOĞU GEÇİCİDİR
Gebelik sırasında ciltte çeşitli lekeler oluşabilir. Bunların çoğu östrojen seviyesinin yükselmesine bağlıdır. Bu lekeler doğumdan sonraki ilk yıl içinde kaybolur. Ancak güneş bu lekeleri pekiştirir. Bu nedenle hamilelik boyunca cildin güneşten korunması gerekir. Gördüğünüz gibi; doğru beslenip, doktorunuzun tavsiye ettiği egzersizleri yaparsanız ve fazla kilo almazsanız, güneşten de korunursanız gebelikten korkmanıza gerek yok. Hormonal değişikliklerin yol açtığı tüm sorunlar ve lekeler, doğumdan sonra geçer. Bebeğinizi emzirirken, karın kaslarınız toparlanır. Kalıcı lekeler sadece güneşten kaynaklanır. Vücudun deformasyonu ise fazla kiloların ve hareketsizliğin eserleridir. Doğurmak, yeniden doğmak gibidir.

Anne Olmak İstiyorum-Derin KÖSEBAY

2.5 yıldır evliyim. Adetlerim başta düzenliydi, sonradan her ay günüm geçmeye başladı. Birçok tedavi gördüm. Tüplerde tıkanıklık, hormon bozukluğu, kan tahlilinde hiçbir sorun çıkmadı. Sadece yumurtalıklarımda zayıflık var. Bunun tedavisini gördüm, yine de sonuç vermedi. Eşimde problem yok. Çocuğumun olacağını söylüyorlar ama zamana mı bırakmalıyım yoksa başka tedaviler gerekir mi? Ben anne olmak istiyorum.

Cevap : Anlaşıldığı kadarıyla gebe kalmanızı engelleyen önemli bir bozukluk yok gibi... Yumurtlamada zayıflık ne anlama geliyor tam anlamadım ama
yaşınız 30'un altında ise bir başka doktorun da görüşünü almanızı önereceğim. Yaşınız 30'u geçiyorsa bu öneriyi daha şiddetle yapıyorum. Hele 35'e yaklaşıyorsa en kısa zamanda bir tüp bebek merkezine müracaat etmenizi tavsiye ediyorum.

Eşim bebek için tedavi görüyor, kanallarından biri tıkalıymış-Derin KÖSEBAY

2 yıllık evliyim. Eşim bebek tedavisi görüyor. İkimizde de sorun yok. Doktor eşime "Kanalların birinde tıkanma var. Onun için ameliyat olman şart" demiş. Bunun sakıncası var mı? Eşim ameliyat olmadan hamile kalabilir mi?

CEVAP
Eşinizin kanallarından birinin kapalı olması başka bir deyişle bir kanalın (Tubanın) açık olması gebelik için yeterlidir. Yeter ki diğer tuba normal olsun, siz ve eşinizin bebek olmasını engelleyecek başka bir problemi olmasın. Tek tuba açıkken diğerini de ameliyatla açmaya çalışmanın bence gereği yok. Yalnız diğer tubada da yapışıklıklar veya ufak problemler varsa belki onları düzeltmeye gerek duyulabilir. Her iki tubası kapalı olanlarda eski yıllarda tubaları açmak için ameliyat yapılırdı (Tuba plasti operasyonu). Günümüzde tüp bebek uygulamaları hem daha basit hem daha kısa sürede yapılabiliyor hem de başarı şansı daha yüksek.

Doğum Sonrası Anne Takibi

Günümüzde tıp bilimindeki gelişmeler ve yeni bilgiler, 18 yaşından küçük ve 35 yaşından büyük anne adaylarının özel olarak izlenmesini, sıkı takibini gerekli kılıyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi’nden Yüksek Riskli Gebelikler-Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Özlem Pata, tüm gebelerin dikkatle izlenmesinin önemli olduğunu ancak bazı gebelerin çeşitli riskler taşıdıklarını, bu risklerin de anne ve bebek sağlığını riske atabildiğini, bu nedenle ayrıntılı incelemelerin çok önemli olduğunu söylüyor.

Yüksek riskli gebelik takibi” sırasında hastayı tek bir hekimin izlemesi mümkün değil. Bu, farklı branşlardan hekimlerin ortak bilgi ve deneyimleriyle yürütülebilen bir izleme şekli. Ekipte kadın doğum uzmanının dışında, dahiliye uzmanı, endokrinoloji uzmanı, diyetisyen, fizik tedavi ve göz doktoru da bulunuyor.

Yüksek riskli gebelik ne zaman söz konusu?

* Eğer anne 18 yaşın altındaysa, 35 yaş üstündeyse,
* Annenin sistemik hastalıkları varsa
* Annede tansiyon, guatr, şeker, kalp, kolajen doku hastalıkları, damar ve diğer yapıları tutan hastalıkları varsa
* Anne çok zayıfsa ya da çok şişmansa: Bunu değerlendirirken “Vücut Kitle İndeksi(VKİ)”nden faydalanıyor. Eğer anne çok zayıfsa ya da obez ise, gebelik riskli olabilir. Zayıf anne karşımıza gelince gıda alım yetersizliği oluyor; bu gebeyi de etkiliyor, ayrıca çok zayıf kişilerde erken doğum riski daha fazla görülebiliyor. Şişmanlık ise en büyük sorunlardan biri. Şişman bir anne adayı, gebelikte de kilo alıyor ve tansiyon, kalp, şeker hastalıklarıyla karşılaşılabiliyor. Ayrıca şişman kişilerde “derin ven trombozu” denilen pıhtılaşma eğilimi fazla olduğu için, doğum güçleşiyor, normal doğum azalıyor, sezaryen olasılığı artıyor. Bebekte de kilo sorun oluyor; 4 kilonun üzerinde bebekler doğabiliyor. Damarsal yapıları tutan bir hastalık da eşlik ederse gelişme kısıtlaması görülüyor.
* Ailede akrabalık ilişkisi varsa: Aile fertlerinde kalıtsal anomaliler varsa taşıyıcılık riski artıyor. Bunun dışında akrabalık evliliği varsa nadir görülen kan hastalıkları, doğumsal anomaliler olabiliyor. Bu durumda, genetik hastalık olup olmadığını sorgulanıyor; tansiyonu dahil tüm sistemik muayenesi yapılıyor.
* Daha önceki gebeliklerde riskli durumlar yaşanmışsa: Annenin daha önceki gebeliğindeki durumlar da belirleyici olabiliyor. Gebeliğe bağlı tansiyon, şeker hastalığı olduysa tekrarlama ihtimali de artıyor. Preeklempsi (hamileliğin anormal seyrettiği bir durum) varsa kişinin sonraki gebeliklerinde bu durumun görülme riski 7-8 kat artıyor. Tekrarlayan düşük, tansiyon, erken doğum riski olan kişilerde kazanılmış kalıtsal hastalıklardan biri olan trombofiliye bakmak gerekiyor. Bu noktada gebelik boyunca kanı sulandırıcı ilaçlara başlanması gerekiyor.
* Anne ilaç kullanıyorsa; Kullanılan ilaçlar da riski gebelik yapıyor. Gebeliğin bir döneminde antibiyotik kullandıysa, psikiyatrik hastalığı nedeniyle zorunlu olarak kullandığı ilaçlar varsa bebeğe zarar vermeyecek olan ilaçlarla tedavinin sürdürülmesi önem taşıyor.

Yüksek Riskler Bebek Sağlığını Etkiliyor

Yüksek riskli gebelik olsun ya da olmasın tüm gebeliklerin izlenmesinin önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Özlem Pata, “Riskli değil diye düşünürsünüz ama karşınıza ani problemler çıkar. Biz bu nedenle anne adaylarını 28. haftaya kadar izlemek isteriz. Daha sonra da takiplerimize devam ederiz. Eğer tansiyon sorununu kontrol altına alamadıysak hastanede izleriz” diyor. Yüksek riskli gebeliklerin sonunda prematüre bebek doğacağına ilişkin görüşün her zaman doğru olmadığını belirten Dr. Pata, ayrıntılı takipler sayesinde hem doğumsal anomalileri hem de erken doğumları azaltmayı amaçladıklarını söylüyor.

Gebeliğinizi Mutlaka Planlayın

Kadınlara gebeliklerini planlı bir şekilde gerçekleştirmelerini, bu nedenle önce bir hekime danışarak var olan risklerini öğrenmelerini tavsiye eden Doç. Dr. Özlem Pata, “Kadınlara gebelik istiyorlarsa gebe kalmadan 3-4 ay öncesinden kadın doğum hekimlerine danışmalarını öneriyoruz. Alınacak ilaçların takibi, risklerin incelenmesi, ailedeki hastalıklar, süregelen hastalıkların bilinmesi çok önemli. Bazı kadınlar çok bilinçli bu konuda. Ancak hepsi için aynı şeyi söyleyemeyiz. Örneğin şeker hastalığı olanların açlık kan şekerinin en iyi olduğu dönemde gebe kalmasını istiyoruz. Aksi takdirde, bebekteki anomali riski artıyor” diyor.

Doğum Sonrası Anne Takibi

Annelerin izlenmesi doğum sonrası süreçte de devam ediyor. Doğum sonrası 5-7’inci günde, bebek normal doğum yöntemi ve sezaryenle doğmuş olsa da izleniyor. Enfeksiyon, kanama yönünden inceleniyor, annelere meme bakımı gibi konularda bilgiler veriliyor. 40 gün ya da iki ay sonra tekrar anneler görüşmeye çağırılıyor. Smear testi yapılıyor, şeker hastalığı varsa şeker yüklemesi yapılıyor, korunma yöntemleri konusunda bilgi veriliyor. Söz konusu olan obez bir anne adayıysa şeker yüklemesi erken isteniyor. Haftada 3 gün spor yapması öneriliyor. Normal kilolu annelerden gebeliği 9-10 kilo alarak bitirmeleri isterken, obez anneler sadece 4 kiloyla bitirmeleri gerektiği söyleniyor. Obez annelerin şişman bebek dünyaya getirecekleri düşüncesi vardır; ancak bu her zaman doğru değildir. Çok küçük bebek de dünyaya getirebilirler. Bebek iri olduğunda, bebeğin başının kanala girmesi zor olabiliyor, normal doğum güçleşiyor. Bu nedenle sezaryen yöntemiyle doğum tercih ediliyor.

Hamile Kadınlar İçin Kışın Cilt Bakımı Nasıl Olmalı

Hamilelikte görülen cilt sorunları şunlardır :

Çirkin görünümlü deride çatlak, kuru cilt ve sivilce eğilimi, yağlı cilt, kaşınan bir cilt, çeşitli lekeler. Cildi nemlendirme, beslenme ve cildi besleme, cildi ultraviyoleden koruma çok önemlidir.

Hamilelikte bebeğin gelişimi ve karın büyümesi boyunca cilt kolajen dokuları kopar, cilt özel bir şekil alır. Bu durumda deride çatlaklar oluşur. Yani bebeğin büyümesi ve karnın şekil değiştirerek gerilmesi sonucu cilt çatlar. Kuru ciltte ise hormonlardan etkilenir, nem eksikliğinden doğar.

Hamile kadın beslendiğinden besinleri bebeğine ulaştırır ve cilt beslenemez nemsiz kalan cilt kurur. Bol su içerek ve yüz yıkanarak çözüme ulaşılabilir. Yavaş çalışan metabolizma ise yağlanmayı sağlar, var olan derialtı kalınlaşması, ter bezleri, yağ bezleri sistematik kan sirkülasyonunu artırır.

T bölgesinde yağlanma görülür çünkü yağ salgısı güçlenir. Hamile kadınların %20sinde vücudun değişik yerlerinde kaşınma görülür. Kışın düşük sıcaklık ve düşük nemde, cildin yağ salgısı düşüktür ve cilt kurur, geceleri daha çok kaşıntı görülür.

Cilt çatlayabilir, egzama olabilir. Lekeler ise progesterona bağlı olarak ortaya çıkar. Cildi nemlendirmeli, temiz tutmalıyız. İyi beslenmeliyiz. Sebze ve beyaz et ağırlıklı şeyler yemeliyiz. Güneşe maruz kalmamalıyız.

HAMİLE KALMAYA YARDIMCI OLAN BİTKİSEL KÜR

anne bebek baba


Bitkisel tedavi uzmanı olarak tanınan Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu 'nun doğal tedavi yöntemleri hakkında bizlere sunduğu bilgilerin değeri tartışılmaz.

İşte hamile kalmak isteyen kadınlar için Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu’nun doğal destek için Hamilelik Kürü:
malzemeler:

* 10 gr pelin
* 5 gr narçiceği
* 5 gr mazı
* 2,5 gr soğan tohumu
* 2,5 gr kilermeni (Kilermeni:Eczacılıkta kullanılan olan kırmızı renkli kil.)

Hazırlanışı:toz haline getirilir balla macun yapılır.

Uygulanışı: Her gün yutulur 2 leblebi büyüklüğünde yutulur.