stres bitkisel tedavi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
stres bitkisel tedavi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Şeker Stresi Azaltıyor

Uzmanlar, bir iş görüşmesine giderken ya da zorlu bir toplantı öncesi şekerli bir içecek içmenin stresi ortadan kaldıracağını belirtti.

İngiltere’deki New South Wales ve Queensland üniversitelerinde yapılan çalışmalarda şekerli içeceklerin stresi azalttığı tespit edildi.

Psikologlar, şekerli içeceklerin beyne enerji sağlayarak stres altındayken agresif davranışları önlediğini belirledi.

Uzmanlar, bir iş görüşmesine giderken ya da zorlu bir toplantı öncesi şekerli bir içecek içmenin stresi ortadan kaldıracağını belirtti.

Avustralyalı psikologlar, yaptıkları testlerle, şekerli içeceklerin sakinleştirici etkisi olduğunu kanıtlamıştı.

En Büyük Mutluluğunuzu Keşfedin - Motivasyon

Rutin yaşam tarzınızdaki küçük değişiklikler sizi yeniden güçlendirecek ve mutlu olmanızı sağlayacaktır.

Böylece daha huzurlu olacak ve kendinize olan güveniniz artacaktır. Vücudunuzla uyumlu ve barışık olun. Acı, ağrı, yorgunluk, anksiyete gibi olumsuz durumlarda sorunu nasıl çözeceğinizi düşünün. Doktora gidin. Spor yapın, düzenli beslenin.

Keyif alacağınız şeyleri yapın ve kendinize zaman ayırın. Mutlu olabilmek için iyi bir psikolojiye sahip olmak gerekir. Kötü hissediyorsanız psikolog yardımı alın. Yoga yapın, aklınızı boşaltın ve rahatlayın. Sevdiklerinizle birlikte olun, eğlenin.

En yakınlarınıza örneğin eşinize, çocuğunuza, kardeş ya da arkadaşınıza derdinizi anlatın ve dertleşin. Bu sizi rahatlanır. Bastırılmış düşünceleri derine itmek yerine kazanan ya da kaybeden durumunda her zaman bakış açınıza güvenin ve kendi fikrinizi dinleyin.

Bu, psikolojik enerjinizi %99 artırır, daha mutlu hissettirir. Kendinizle bir motivasyon konuşması yapın. Aynaya bakın ve kendinizle konuşun. Ayrıcalıklı bir eleştiri yapın, kimseden eksik olmadığınızı söyleyin, ve korkusuz olduğunuzu söyleyin.

Kendinize gülümseyin. Mutlu anları unutmamak için o ana odaklanın ve tadını çıkarın. Bu gelecekte aklınıza gelecek ve hatırlayıp mutlu olabileceksiniz.


Fobi Ne Demektir-Ne Değildir-Ganiş Bakış ve tedavileri

Fobi, bir nesne ya da bir durumun tehlike oluşturabileceğini düşünmek ve ondan uzaklaşmaktır. Asansör fobisi, karanlık fobisi, yükseklik-hız fobisi, böcek fobisi, kapalı yer fobisi, sosyal alan fobisi gibi türleri vardır.

Örnekleri çoğaltacak olursak, başarısızlık korkusu, köpek korkusu, yalnızlık korkusu, dişçi korkusu, toplum içinde konuşma korkusu, kan korkusu, hastane korkusu, gece korkusu, ölüm korkusu gibi.

Bir fobi ile yaşamak zordur fakat korkulan şeyler her gün karşımıza çıkmayabilir. Aile, arkadaş ya da bir uzmana bu durumu anlatarak ki bu zamanla olabilir, bu şekilde atlatılabilir. Korkunun üstüne giderek onu yavaşça uygulayarak da bu aşılabilir.

Genelde yeni denenen ya da ilk kez yapılan şeyler meraklıdır ve gizemi bazen korku ya da endişe getirebilir. Bu ilerlerse fobiye dönüşür. Kaynağını tespit ederek ana sorunu öğrenmek ve iyileştirmek faydalı olacaktır. Sosyal fobi insanlarda en yaygın olanıdır.

Toplum içine karışmamak, kimseyle muhatap olmamak, birşeye karışmamak gibi. Agorafobi ise panik atağa bağlı olarak gelişir. Kişilik bozukluğu ile de gelişebilir. 3 ana grubu vardır. Özgül fobi, sosyal fobi, agorafobi. Özgül fobi herhangi birşeyden korkma, kedi, köpek, gece gibi.

Sosyal fobi, toplumda kaygılı olma toplumsal fobi. Agorafobi ise bir yerde duramama, sıkılma gibi. Çarpıntı, sıcak basması, terleme ile görülür. Çocuklarda 5-9 yaş arasında görülebilir.

Tedavi genelde uzman tarafından tavsiye edilen ilaçlarla yapılırken, sosyalleşme, arkadaş edinme, üstüne gitme yöntemleri ile de kişi kendini rahatlatabilmektedir.

Sıkıntı ve Stresin Vucüt Sağlığımıza Etkileri

Ruh sağlığımız
Küçük çapta yaşanan günlük stresler insanı karamsarlığa, sinirliliğe ve yorgunluğa iter. Stresin çapı genişledikçe, ruh sağlığımıza olumsuz etkileri de aynı şekilde genişlemeye başlar. Yani stres kronikleşmeye başladığında, stres hormonları depresyon, panik atak gibi birçok davranış bozukluğuna, hatta hafıza kayıplarına bile neden olur. Bu nedenle yapmamız gereken şey stresimizi, sinirimizi kontrol altında tutmaya çalışmamızdır. Kendimizi kötü hissettiğimizi anladığımız anda açık havada yapacağımız bir yürüyüş veya bizi sinirlendiren düşünceleri büyütmek yerine çözüm bulup kafamızdan atmamız kronikleşmeyi önleyecektir.

Uyku düzenimiz
Vücudumuzun düzenini sağlayan ve her zaman dengede olması gereken iki hormon vardır; seratonin ve melatonin. Bu iki hormonda yaşanan dengesizlikler uyku düzenimizi olumsuz yönde etkiler. Uykuya geçişte güçlük çekilir, uyku esnasında bölünmeler yaşanır ve rahatsız bir uyku uyumamıza neden olur. Stres de bu uykuyla yakından alakalıdır. Can sıkıcı bir gün geçirdiysek sağlıklı bir uyku uyumamız da olanaksız hale gelir. Dolayısıyla stresi eve taşımamak, mutlaka spor yaparak enerjiyi dengelemek ve sadece ’keyifli’ bir uyku anlamına gelen bir yatak odası oluşturmak düzenli bir uykuyu, dolayısıyla enerjik bir ertesi günü getirecektir.

Bağışıklık sistemimiz
Vücudumuz tehdit edici bir durumla karşı karşıyaysa devreye savunma mekanizması girer. Stres esnasında vücudumuzun adrenalinle dolar ve vücut dayanıklılığını artıran birçok stres hormonu salgılanır. Bu hormonlar o an için önemli olmayan vücut fonksiyonlarımızı minimuma indirir. İlk olarak ikinci plana düşürülenler ise bağışıklık ve sindirim sistemlerimizdir. Dolayısıyla stres kronik bir haldeyse bağışıklık sistemimiz düşer, bu da bizi her türlü bakteriye ve virüse karşı zayıf hale getirir. Bu durum kalp rahatsızlıklarından diyabete, hatta kısırlığa kadar birçok hastalığa yol açabilir. Bizim yapmamız gerekenler ise multivitamin desteği almak veya vücudumuzun stres sinyallerini tanıyıp önlem almaya çalışmaktır.

Sindirim sistemimiz
Mide ağrıları ve yanmalarının altında sadece yediklerinizin veya üşütmenizin yatmadığını biliyor muydunuz? Az önce söz ettiğimiz gibi stres anında ikinci plana atılan sindirim sistemimiz de durumdan oldukça etkileniyor. Stres hormonlarının salgılanmasından dolayı yavaşlayan sindirim, uzun vadede ishale veya kronik hastalıklara neden olabiliyor. Ayrıca stres, besinlerin sindirilmesine yardımcı olan mikroorganizmalara zarar vererek, midenin dengesini alt üst ediyor. Stresimizi kontrol altında tutmanın yanı sıra bol bol su tüketmek, meyve ve sebze tüketimini artırmak ve fazla antibiyotik kullanmaktan kaçınmak sindirim sistemimiz için yapacağımız iyilikler arasındadır.

Stres yapan besin var mı?-Osman MÜFTÜOĞLU

Bazı yiyeceklerin stresi azalttığını hepimiz biliriz. Sıkılıp bunaldık mı, gerilip kasıldık mı sorunumuzu bir parça çikolata, kurabiye, muz, vs. ile gideririz. Hâlâ şükran gününde yenen hindinin güçlü bir stres savar olduğunu düşünen milyonlarca Amerikalı var. Sütün, yoğurdun sakinleştirdiğini, hatta uyku getirdiğini de çoğumuz iyi biliriz.

Yine birçoğumuz bazı gıdaların strese yol açabileceğinden haberdar değiliz.
Uzmanlar özellikle kan şekerini birden bire arttıran yiyeceklerin (şeker, un, nişasta, tatlılar, unlu, tatlı ve yağlı atıştırmalar) stres sistemini tetikleyebileceğini belirtiyorlar. Bu yiyeceklerden 30-120 dakika sonra hızla düşen kan şekerinin hipoglisemi, gerginlik, sinirlilik, alınganlık, hiddet, hatta öfke nöbetlerine neden olabileceğini ileri sürüyorlar. Çünkü bedenimiz hipoglisemiyi stres veren bir durum olarak algılıyor ve bu yeni duruma fazla miktarda stres hormonu, yani adrenalin ve kortizol salgılayarak cevap veriyor. Eğer bu durum sık sık tekrarlarsa uzun vadede bir kötü sonucu daha var. Tekrarlayan kortizol ve adrenalin düşmeleri bir süre sonra DHEA ve testosteron seviyesinin düşmesine, cinsel isteğin azalmasına neden oluyor. Bizden söylemesi

Strese bağlı hastalıklar hangileri?-Osman MÜFTÜOĞLU

Dikkat ederseniz kriz dönemiyle birlikte stresi daha çok konuşmaya, yazmaya başladık. Krizin getirdiği sorunlar ve daha pek çok şey, stresimizi şu veya bu şekilde arttırıyor. Bu durum vücudumuzu sürekli bir zararlı kimyasal banyoya sokuyor. Yani bir zamanların moda deyimiyle stres arttıkça vücut kimyamız bozuluyor. Kortizol ve adrenalin çoğaldıkça bedensel ve ruhsal birçok sorun ortaya çıkıyor. Gerginlik, kaygı hali, ruhsal gelgitler, alınganlık, sinirlilik, öfke nöbetleri ve hatta depresyon, panik bozukluk gibi ağır ruhsal sorunlar stresle ilişkili olabiliyor. Stres cinsel isteği azaltıyor, uykuyu bozuyor, öğrenmeyi güçleştiriyor, odaklanmayı zora sokuyor. Aşırı ve sürekli stresin hafıza bozukluğu yaptığı da biliniyor. Stresin şeker hastalarında kan şekeri ayarını güçleştirdiği, şeker dalgalanmaları yaptığı da bir başka önemli sonuç. Stres arttıkça tatlı krizleri, unlu, nişastalı yiyeceklere karşı bir tutku hali baş gösterebiliyor. İştah bozuklukları, özellikle iştah artışı da stresin bir başka sonucu. Netice olarak karın çevresinde yağ birikimi başlıyor, kilo artıyor. Stresin diyabeti tetiklediği, yani gizli kalmış bir şeker hastalığını açık bir diyabet haline dönüştürdüğü de biliniyor. Stresli insanlarda kalp krizleri ve felç geçirme riski de yükseliyor. Bunun önemli nedenlerinden biri stresin yol açtığı tansiyon yükselmeleri. Stres aynı zamanda bir damar düşmanı. Çünkü iyi kolesterolü azaltıyor, trigliseridi yükseltiyor (şeker ve tansiyon yükselmesi sorununa tuz biber ekiyor). Stresli insanlarda bağışıklık sistemi zayıfladığı için enfeksiyonlara yakalanma riski artıyor. Bağışıklık zayıflamasının sonucu sadece tekrarlayan enfeksiyonlar değil. Stresli kişilerde kanser sıklığındaki artışın bir nedeni de bağışıklık zayıflığıdır. İşi gücü bozulan, stres travmasıyla fazlaca örselenenlerde birden bire ortaya çıkan kanser sorunun arkasında işte bu bağışıklık zayıflaması yatıyor. Kısacası stres deyip geçmeyin. Özellikle bu günlerde stresinizi yönetme konusunda dikkat kesilin!

Çocukluktaki Stres Yetişkinlikte Depresyona Yol Açabiliyor

Stresli bir ortamda büyüyen çocukların yetişkinlikte depresyon hastası olma riskleri daha fazladır.
Genç yaşta beyinde oluşan stres ve kötü etkiler kalıcı olarak kalır. Beynin önemli bir geni değiştirilir depresyona yol açan hormonlar yüksek düzeyde salgılanır ve yaşam boyu strese yol açabilir.

Çocuk ve gençlerdeki duygu durumu bozuklukları, yetişkinlik dönemine göre daha az araştırılmış olmalarına rağmen son yıllarda bu alanda ilerlemeler sağlanmıştır.
Depresif hastalıkların ergenlik çağından önce görülebilmesini sorgulayan önceki inanışların aksine, yakın zamanlarda teşhiste hangi ölçütlerin kullanılması gerektiği; epidemolojiye, nedenlerine, ilerlemesine ve sonuçlarına yönelik çalışmalarda daha ileri tekniklerin kullanımı; ayrıca depresif, distimik ve risk gruplarını oluşturan çocukların tedaviye tepkileri gibi konular üzerinde durulmaktadır.
Araştırmalar ergenliğin ilk ve orta dönemlerine doğru depresyonun genel sıklığında iki cinste de artış olduğunu göstermektedir. Fakat kızlardaki oranlar erkeklere göre daha yüksektir. Kızlardaki bu artış konusunda fikir birliği olmasına rağmen, bu farklılığı açıklamaya yönelik daha çok çalışmaya ihtiyaç vardır.

HİPERAKTİVİTE STRES VE DEPREYON İÇİN ŞİFALI BİTKİLER



Prof. Dr. Ahmet Maranki stres ,hiperaktivite ve depresyona karşı bitkisel çözüm önerilerini açıkladı:

1- Stresden gerginlikten kurtulmak için ; yeşil çay demlerken içine 3-4 adet tane karanfil atın. Güzel bir sakinleştiricidir,aynı zamanda yorgunluk gidericidir.

2- Yarım litre suyun içine 5 gr. Kediotu (Valeriana officinalis) koyarak 5 dakika kaynattıktan sonra sabah akşam 1 yemek kaşığı için.

3- Her gün 5 adet badem yiyin ve sabah yüzünüze badem yağı sürün.

4- Depresyon ve hiperaktivite için 1 litre suya 5 gr tane kimyon ve 5 gr. sarı kantaron koyarak 15 dakika kaynatın. Günde 2-3 su bardağı için.

Prof. Dr. Ahmet Maranki