Bir okurum “Maden suyunun faydalarını biliyorum ama yüksek tansiyonum var. İçebilir miyim? Cevabınız “evet” ise miktarı ne olmalı?” diye soruyor. Bu konuda daha detaylı bilgi vermek istedim.
Günlük kalsiyum ihtiyacına destek
Kadınlarda menopoz sonrası dönemde oluşan kemik kaybının azaltılmasına yönelik olarak günlük kalsiyum ihtiyacı artar, bu dönemde kadınların günde 1300 - 1500 mg kadar kalsiyum almaları gerekir. Kalsiyumlu maden suları kalori içermediği için kilo bağlantılı ‘yan etkileri’ yoktur, hem kalsiyum desteği sağlar hem de kadınların önemli bir sağlık sorunu olan kemik kaybının önlenmesinde etkin rol oynayabilir.
Kalp ve damar sağlığı için
Son yıllardaki çalışmalar, şişelenmiş mineralli su içenlerde kalp ve damar sağlığı üzerindeki başlıca risklerin gerilediğini, kan yağları, kan şekeri ve kan basıncı yüksekliği gibi olumsuz biyokimyasal göstergelerin düzeldiğini ortaya çıkardı. Özelikle sodyum, kalsiyum veya magnezyum bikarbonatlı maden sularını, günde 0.7 ila 1 litre kadar düzenli içen kişilerde, kalp ve damar işlevlerinin desteklendiği yönünde artık güçlü bilimsel kanıtlar bulunuyor.
Hipertansiyonda maden suyu
Son zamanlara kadar, mineralli sulardaki bazı iyonların, örneğin sod-yumun özellikle hipertansiyonlu kişilerde negatif etkileri olabileceği- hipertansiyonla sofra tuzu ve dolayısıyla da sodyum arasındaki negatif ilişkiye dayanılarak-ileri sürülüyordu. Sodyumdan zengin mineralli suların içilmesi hipertansiyonlu kişilere yasaklanıyordu.
Yakın zamanda yayınlanan bir çalışma, sodyumdan zengin ve yüksek düzeyde bikarbonat içeren şişelenmiş maden sularının, hipertansiyonu gerilettiği yönünde sonuçlar ortaya koyarak, kişilerin bu doğal hazineden daha çok faydalanmasının yolunu açtı. Benzer sonuçlar, daha önceki yıllarda yalnızca hayvan deneylerinde gösterilmişti. Yeni yayınlanan insan çalışmaları da hipertansiyonlu kişilerde yüksek sodyumlu maden sularının kısıtlanmasının yanlış olduğunu, tam tersine bu tip suların herhangi bir yan etkiye yol açmadan rahatlıkla tüketilebileceğini kanıtladı.
SAFRA KESESİ-KARACİĞER TEMİZLEME |
AHMET MARANKİ |
Tüm hastalıklara Tedavi
Alerji
Anemi
Doğal Antibiyotik
Bağırsak parazitleri
Bağırsak Temizleme
Behçet hastalığı
Bel-Boyun-Eklem ağrıları
Beyin Düşünce Gücü
Böbrek hastaları
Böbrek iltihabı
Depresyon
Diyabet-Şeker hastalığı
Eklem Ağrıları
Epilepsi-Sara
Hemoroid-Basur
Hiperaktivite-Stres
Idrar Enfeksiyonu
Kalp Damar Hastalıkları
Karaciğer temizleme
Kabızlık
Kıl dönmesi
Kısırlık giderici
Kısırlık Tedavisi
Kolesterol
10 yaş gençleşme
Kozmik beden temizliği
Malta Humması-Brusella
Mide Yanması ve Reflü
Meme Kanseri
Menopoz
MS hastalığı
Regl-Adet ağrıları
Renkler ve Psikoloji
Sinüzit
Saç Dökümü
Sağlıklı Beslenme
Sağlıklı Yaşam
Tiroid hastalığı
Unutkanlık
Varis
Cilt Bakımı ve Güzellik-Cilt Hastalıkları
Zayıflama ve Beslenme
Solunum Yolu Hastalıkları
Hangi Bitki Hangi hastalığa faydalı
ENDER SARAÇ |
Zayıflamak için Tüm Diyetler
Metabolizma canlandırıcı
Karın yağlarını eritme
Zayıflatıcı bitki çayı
Zayıflamaya doğal destek
Vücut yağlarını eritme
5 bitki çayı
Diyet kurabiyesi
Toksin atıcı diyet
Zayıflama detoks çorbası
Toksin atıcı pretoks kürü
Stres ve gerginlik için diyet
Ekspres diyet
Göbek eriten diyet
Son Yorumlar
KARIŞIK BAŞKA KATEGORİLER
kalp hastalığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kalp hastalığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kalp Hastalıklarından Korunma Önerileri-Bingür SÖNMEZ
Daha uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmenin anahtarı, yaşam biçiminizde yapacağınız küçük değişikliklerde saklı. Memorial Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez , kalp hastalıklarına karşı mücadeleyi 3 ana grupta topladı. Sağlıklı bir yaşam sürmek isteyen kalp hastalarının yakınlarına büyük görevler düştüğünü ifade eden Prof. Dr. Sönmez, kalp hastalıklarından korunma yollarını anlattı.
Sağlıklı Beslenin!
Kalp sağlığınız için sağlıklı yiyecekler tüketin. Kolesterolünüzü gerekli seviyeye düşürmek ve kalp hastalıklarından korunmak için tereyağı, iç yağı gibi hayvansal kaynaklı yağlardan uzak durun. Zeytinyağı, ayçiçek, mısırözü, soya gibi bitkisel yağları tercih edin. Kırmızı eti mümkün olduğunca yemeyin. Et tercihleriniz balık, hindi, tavuk olsun. Beslenmenizde, fasulye, mercimek, bezelye gibi kolesterolsüz protein kaynaklarına yer verin. Yağsız veya az yağlı, süt ve süt ürünleri tüketin. Konsantre süt, karaciğer, işkembe gibi sakatatlardan; sosis, sucuk, salam gibi gıdalardan uzak durun. Düşük kalorili sebze ve meyveler kalp hastalıklarına karşı koruyucu maddeler içerirler. Günde 5 porsiyon sebze ve meyve tüketin. Beslenmenizde beyaz un yerine işlenmemiş buğday unu (kepekli) tercih edin. Köfte-pilavdan başka yemek yemeyen çocuklarınıza bamya, fasulye, salata, meyve yemesini öğretin. Çocuklarınızı fast food-hamburgerden uzak tutun.
Bel ölçünüze dikkat edin!
Yağların karın çevresinde toplanmasının özellikle kalp-damar hastalığı riskini arttırdığını ve bel çevresinin kadınlarda 88, erkeklerde 102 santimi geçmemesi gerektiğini aklınızdan çıkarmayın. Fazla kilolarınızdan kurtulmaya çalışın. Bunun için öğün aralarında atıştırmalara, hızlı yemek yemeğe son verin. Yavaş ve istikrarlı kilo vermenin daha sağlıklı ve kalıcı olduğunu unutmayın. Kilo kaybı sağlıklı bir yaşam için ilk adımdır. Kilo vermek; kan basıncını, kan şekerini, kan yağlarını ve erken ölüm riskini azaltır.
Menopozu geciktirin!
Östrojen hormonu kadınları damar sertliğine karşı korur. Ancak menopozla birlikte östrojen hormonu ortadan kalktığı için kadınlarda anormal bir damar sertliği süreci başlar. Bu nedenle menopozun geciktirilmesi için tedavi uygulanmalıdır. Bu hormonun meme kanseri riskini arttırdığına ilişkin tartışmalar olsa da, istatistiklere göre, Amerika‘da her yıl 250.000 kadın koroner kalp hastalığından yaşamını kaybetmektedir. Meme kanserinden ölenlerin sayısı ise 45.000 civarında. Kısacası koroner kalp hastalığında risk daha büyük.
Düzenli spor yapın stresten uzak durun!
Tembellik ve aşırı stresten uzak durun. Düzenli egzersiz, kalp hastalıkları ve kalp krizinden korur. Kalbinizi, kemiklerinizi ve kaslarınızı güçlendirir. Ancak 35 yaşından sonra yoğun efor gerektiren bir spora başlayacaksanız, gizli kalp hastalığı riskine karşı mutlaka iyi bir kalp kontrolünden geçin. Egzersizin en ideali uzun yürüyüşlerdir. Kandaki kötü kolesterolünüzün yakılması için 5 kilometreyi 45 dakikada tempolu şekilde yürüyün. Efor sırasında göğüs ağrısı, halsizlik, kramp, nefes darlığı gibi şikayetlerle karşılaşırsanız egzersize derhal ara verin.
İşinizde sınırlarınızı zorlamayın!
İş ve meslek konusunda hiçbir zaman beceri ve olanaklarınızı zorlamayın. Özellikle aile şirketlerinde kalp krizi sorunuyla sık karşılaşılır. Zengin ailelerin çocukları yurt dışında çok iyi eğitim alırlar ve genç yaşta şirketin üst düzeyde yönetimine getirilirler. Ancak mesleki deneyimi olmadığı için bu kişi kendisini sürekli ailesine kanıtlama çabası içine girer ve stres yaşar. Sonunda, omuzlarına yüklenen ağır sorumluluk onun kalp krizi geçirmesine neden olur. Bu nedenle çocuklarınıza hazır olmadıkları sorumlulukları vermeyin.
Sağlığınızı kontrol altında tutun!
Aile geçmişinizde kalp hastası varsa, şişmansanız, diyabet veya yüksek tansiyon hastasıysanız, sigara kullanıyorsanız 30, değilseniz 40 yaşından sonra şu testleri yaptırın: Total kolesterol, HDL (iyi huylu kolesterol), LDL (kötü huylu kolesterol), tigliserid ve kan şekeri. Kan yağları dışında düzenli olarak yüksek tansiyonunuzu ölçtürün. Koroner kalp hastalığından korunmak için hekim tavsiyesiyle birinci guruptakiler 30, ikinci guruptakiler 40 yaşından sonra günde 100 mg aspirin almalıdır.
Psikolojik destek alın!
Hastalığınızı, aileniz veya çevrenizle ilgili sorunlarınızı bir Liyezon Psikiyatri uzmanı ile görüşün. Liyezon Psikiyatri uzmanı, organik bir hastalığın (kalp hastalıpınızın) psikolojiniz üzerinde yaptığı bozuklukları inceler.
Aceleci olmayın!
Kendinizle, yaşamla, ailenizle, eşinizle, dostlarınızla barışık olun. Çok çabuk karar veren, hızlı hızlı konuşan, merdivenleri birkaç basamak birden çıkmaya çalışan, sabırsız biriyseniz (A tipi kişilik) yavaşlayın. A tipi kişilikte kandaki adrenalin seviyesi çok yükselir, bu da spazma neden olur. Riskinizi azaltmak için daha yumuşak, sakin hareket eden, huzurlu biri olmaya özen gösterin.
Alkolü sınırlandırın!
Kalbiniz için alkol yararlıdır demiyoruz. Fakat eğer içki içecekseniz tercihiniz yararlı kolesterolü yükselttiği bilinen kırmızı şaraptan yana olsun (günde bir su bardağı). Fakat kırmızı şarap içmiyorsanız içinde kalbi koruyucu maddeler içeren üzümü çekirdekleriyle birlikte yiyebilirsiniz. Üzüm çekirdeği toz ve kapsül olarak satılmaktadır.
Sağlıklı Beslenin!
Kalp sağlığınız için sağlıklı yiyecekler tüketin. Kolesterolünüzü gerekli seviyeye düşürmek ve kalp hastalıklarından korunmak için tereyağı, iç yağı gibi hayvansal kaynaklı yağlardan uzak durun. Zeytinyağı, ayçiçek, mısırözü, soya gibi bitkisel yağları tercih edin. Kırmızı eti mümkün olduğunca yemeyin. Et tercihleriniz balık, hindi, tavuk olsun. Beslenmenizde, fasulye, mercimek, bezelye gibi kolesterolsüz protein kaynaklarına yer verin. Yağsız veya az yağlı, süt ve süt ürünleri tüketin. Konsantre süt, karaciğer, işkembe gibi sakatatlardan; sosis, sucuk, salam gibi gıdalardan uzak durun. Düşük kalorili sebze ve meyveler kalp hastalıklarına karşı koruyucu maddeler içerirler. Günde 5 porsiyon sebze ve meyve tüketin. Beslenmenizde beyaz un yerine işlenmemiş buğday unu (kepekli) tercih edin. Köfte-pilavdan başka yemek yemeyen çocuklarınıza bamya, fasulye, salata, meyve yemesini öğretin. Çocuklarınızı fast food-hamburgerden uzak tutun.
Bel ölçünüze dikkat edin!
Yağların karın çevresinde toplanmasının özellikle kalp-damar hastalığı riskini arttırdığını ve bel çevresinin kadınlarda 88, erkeklerde 102 santimi geçmemesi gerektiğini aklınızdan çıkarmayın. Fazla kilolarınızdan kurtulmaya çalışın. Bunun için öğün aralarında atıştırmalara, hızlı yemek yemeğe son verin. Yavaş ve istikrarlı kilo vermenin daha sağlıklı ve kalıcı olduğunu unutmayın. Kilo kaybı sağlıklı bir yaşam için ilk adımdır. Kilo vermek; kan basıncını, kan şekerini, kan yağlarını ve erken ölüm riskini azaltır.
Menopozu geciktirin!
Östrojen hormonu kadınları damar sertliğine karşı korur. Ancak menopozla birlikte östrojen hormonu ortadan kalktığı için kadınlarda anormal bir damar sertliği süreci başlar. Bu nedenle menopozun geciktirilmesi için tedavi uygulanmalıdır. Bu hormonun meme kanseri riskini arttırdığına ilişkin tartışmalar olsa da, istatistiklere göre, Amerika‘da her yıl 250.000 kadın koroner kalp hastalığından yaşamını kaybetmektedir. Meme kanserinden ölenlerin sayısı ise 45.000 civarında. Kısacası koroner kalp hastalığında risk daha büyük.
Düzenli spor yapın stresten uzak durun!
Tembellik ve aşırı stresten uzak durun. Düzenli egzersiz, kalp hastalıkları ve kalp krizinden korur. Kalbinizi, kemiklerinizi ve kaslarınızı güçlendirir. Ancak 35 yaşından sonra yoğun efor gerektiren bir spora başlayacaksanız, gizli kalp hastalığı riskine karşı mutlaka iyi bir kalp kontrolünden geçin. Egzersizin en ideali uzun yürüyüşlerdir. Kandaki kötü kolesterolünüzün yakılması için 5 kilometreyi 45 dakikada tempolu şekilde yürüyün. Efor sırasında göğüs ağrısı, halsizlik, kramp, nefes darlığı gibi şikayetlerle karşılaşırsanız egzersize derhal ara verin.
İşinizde sınırlarınızı zorlamayın!
İş ve meslek konusunda hiçbir zaman beceri ve olanaklarınızı zorlamayın. Özellikle aile şirketlerinde kalp krizi sorunuyla sık karşılaşılır. Zengin ailelerin çocukları yurt dışında çok iyi eğitim alırlar ve genç yaşta şirketin üst düzeyde yönetimine getirilirler. Ancak mesleki deneyimi olmadığı için bu kişi kendisini sürekli ailesine kanıtlama çabası içine girer ve stres yaşar. Sonunda, omuzlarına yüklenen ağır sorumluluk onun kalp krizi geçirmesine neden olur. Bu nedenle çocuklarınıza hazır olmadıkları sorumlulukları vermeyin.
Sağlığınızı kontrol altında tutun!
Aile geçmişinizde kalp hastası varsa, şişmansanız, diyabet veya yüksek tansiyon hastasıysanız, sigara kullanıyorsanız 30, değilseniz 40 yaşından sonra şu testleri yaptırın: Total kolesterol, HDL (iyi huylu kolesterol), LDL (kötü huylu kolesterol), tigliserid ve kan şekeri. Kan yağları dışında düzenli olarak yüksek tansiyonunuzu ölçtürün. Koroner kalp hastalığından korunmak için hekim tavsiyesiyle birinci guruptakiler 30, ikinci guruptakiler 40 yaşından sonra günde 100 mg aspirin almalıdır.
Psikolojik destek alın!
Hastalığınızı, aileniz veya çevrenizle ilgili sorunlarınızı bir Liyezon Psikiyatri uzmanı ile görüşün. Liyezon Psikiyatri uzmanı, organik bir hastalığın (kalp hastalıpınızın) psikolojiniz üzerinde yaptığı bozuklukları inceler.
Aceleci olmayın!
Kendinizle, yaşamla, ailenizle, eşinizle, dostlarınızla barışık olun. Çok çabuk karar veren, hızlı hızlı konuşan, merdivenleri birkaç basamak birden çıkmaya çalışan, sabırsız biriyseniz (A tipi kişilik) yavaşlayın. A tipi kişilikte kandaki adrenalin seviyesi çok yükselir, bu da spazma neden olur. Riskinizi azaltmak için daha yumuşak, sakin hareket eden, huzurlu biri olmaya özen gösterin.
Alkolü sınırlandırın!
Kalbiniz için alkol yararlıdır demiyoruz. Fakat eğer içki içecekseniz tercihiniz yararlı kolesterolü yükselttiği bilinen kırmızı şaraptan yana olsun (günde bir su bardağı). Fakat kırmızı şarap içmiyorsanız içinde kalbi koruyucu maddeler içeren üzümü çekirdekleriyle birlikte yiyebilirsiniz. Üzüm çekirdeği toz ve kapsül olarak satılmaktadır.
DAMAR SERTLİĞİNE KARŞI-Bingür SÖNMEZ
Doğal ürünlerin yağlarının karışımından elde edilen özel bir yağ, kalp ve damarları koruyor
Prof.Dr. Bingür Sönmez, keten tohumu, çörek otu, nar çekirdeği, üzüm çekirdeği, ceviz ve fındık yağından günde bir kaşık tüketilmesinin, damar sertliğinin gelişmesini önlediğini açıkladı.
Prof.Dr. Birgür Sönmez, bu yağların salata-çorba gibi yiyeceklerin üzerine dökülerek veya kahvaltıda nane, kekik, kırmızı biber gibi lezzet ve kokusunu güzelleştirici ilavelerle tüketilebileceğini söyledi. Prof. Dr. Sönmez ayrıca günlük tüketim miktarının 1 çorba kaşığı olabileceğini belirtti.
FİYATLARI DA MAKUL
Antioksidan maddeler içeren, soğuk pres yöntemiyle elde edilen bu yağların makul fiyatlarda satılmaya başladığını belirten Prof. Dr. Sönmez, "Bu yağlar, koroner damarların iç yüzeyindeki parlak kaygan zemini koruyan antioksidan maddeler ihtiva ediyor. Keten tohumu, çörek otu, nar çekirdeği, üzüm çekirdeği, ceviz ve fındık yağından günde bir kaşık tüketilmesi, damar sertliğinin gelişmesini önlüyor. Antioksidan maddeler içeren bu yiyecekler kişiyi, güneşin zararlı etkilerinden de koruyor. Çünkü bu bitkiler, antioksidan maddeleri kendilerini güneşin zararlı etkilerinden korumak için üretiyor. Bu nedenle bu yağları tüketenler de güneşin zararlı oksidan etkilerinden korunmuş oluyor" açıklamasında bulundu.
Prof.Dr. Bingür Sönmez, keten tohumu, çörek otu, nar çekirdeği, üzüm çekirdeği, ceviz ve fındık yağından günde bir kaşık tüketilmesinin, damar sertliğinin gelişmesini önlediğini açıkladı.
Prof.Dr. Birgür Sönmez, bu yağların salata-çorba gibi yiyeceklerin üzerine dökülerek veya kahvaltıda nane, kekik, kırmızı biber gibi lezzet ve kokusunu güzelleştirici ilavelerle tüketilebileceğini söyledi. Prof. Dr. Sönmez ayrıca günlük tüketim miktarının 1 çorba kaşığı olabileceğini belirtti.
FİYATLARI DA MAKUL
Antioksidan maddeler içeren, soğuk pres yöntemiyle elde edilen bu yağların makul fiyatlarda satılmaya başladığını belirten Prof. Dr. Sönmez, "Bu yağlar, koroner damarların iç yüzeyindeki parlak kaygan zemini koruyan antioksidan maddeler ihtiva ediyor. Keten tohumu, çörek otu, nar çekirdeği, üzüm çekirdeği, ceviz ve fındık yağından günde bir kaşık tüketilmesi, damar sertliğinin gelişmesini önlüyor. Antioksidan maddeler içeren bu yiyecekler kişiyi, güneşin zararlı etkilerinden de koruyor. Çünkü bu bitkiler, antioksidan maddeleri kendilerini güneşin zararlı etkilerinden korumak için üretiyor. Bu nedenle bu yağları tüketenler de güneşin zararlı oksidan etkilerinden korunmuş oluyor" açıklamasında bulundu.
Etiketler :
bingür sönmez,
genel sağlık,
kalb,
kalp,
kalp bitkisel ilaç,
kalp büyümesi bitkisel tedavi,
kalp hastalığı
KALP HASTALARI NASIL ORUÇ TUTMALI-Bingür SÖNMEZ
Ramazan ayında oruç tutmak isteyen kalp hastalarını dikkatli olmaları konusunda uyaran Prof. Dr. Bingür Sönmez: Ramazan boyunca iki saatlik öğle uykusu, vücudun su ve elektrolit kaybını önlemek bakımından büyük önem taşıyor. Öğle uykusu uyuyanların, uyumayanlara göre kalp krizi geçirme riski yarı yarıya düşüyor.
Memorial Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, Ramazan ayının bu yıl uzun ve sıcak günlere denk gelmesi nedeniyle özellikle oruç tutacak kalp hastalarını dikkatli olmaları konusunda uyarıyor. Sağlıklı kişilerin oruç tutarken günde en az iki saat uyumalarını öneriyor.
* Uzun ve sıcak günler, Ramazan ayında oruç tutacak kişiler için ne anlam ifade ediyor? Oruç tutmak isteyen kişilere önerileriniz nedir?
Ağustos sıcakları ile uzun günlerin birleşimi, oruç tutacak kişilerin bu yıl daha dikkatli olmasını gerektiriyor. Çünkü vücudun sıvı ve tuz kaybı nedeniyle sağlıklı kişilerde bile tansiyon ve kalp ritminde bozukluk, baygınlık ve kan şekerinde düşme gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Bunun için bu uzun günlerde; gündüz en az iki saat uyumak gerekiyor. Ramazan boyunca iki saatlik 'siesta', vücudun su ve elektrolit kaybını önlemek bakımından büyük önem taşıyor. Akdeniz ülkelerinin bir geleneği olan 'siesta' denilen öğle uykusu alışkanlığının olduğu ülkelerde, kalp hastalıklarının düşük olması dikkat çekiyor.
* Oruç tutanlar için gündüz uykusu şart mı?
Öğle saatlerinde ya da öğle sonrası bir saatlik uyku, son derece dinlendiricidir ve vücuttaki bütün stresi alır. Uyuduktan sonra geri kalan zamanı daha verimli değerlendirmeyi sağlar. Öğle uykusu uyuyanların, uyumayanlara göre kalp krizi geçirme riski yarı yarıya düşmektedir. Çünkü uykuda beden ile birlikte ruhsal dinlenme de vardır. Ruhsal gerilim de vücutta zararlı hormonların salgılanmasına neden olur, bu da kalp krizi riskini tetikler. Eğer hafta içi gündüz uykusu mümkün değilse hafta sonu iyi uyumaya özen gösterilmelidir.
TANSİYON DÜŞÜREBİLİR!
* Kalp hastaları oruç tutarken nelere dikkat etmelidir?
Geçmiş yıllardaki Ramazanlar'da durumu uygun olan kalp hastalarımıza oruç tutabileceklerini söylerken, bu yıl bunu büyük bir risk olarak görüyoruz. Çünkü ağustos sıcakları ile birleşen 15 saatlik açlık, kalp hastaları için bu, çok tehlikeli olabilir. Bu süre içinde hayati ilaçlarını uygun aralıkla alamayacakları gibi, hastaların elektrolit, su ve tuz kaybı da dikkate alınmalıdır. 15 saat boyunca yeterli su alınamaması tansiyon düşüklüğü ve fenalık hissi sonuçlanarak kalpte sorunlar oluşturabilir.
ACIKIRIM KORKUSUYLA TIKA BASA YEMEYİN!
* Ramazan'da nasıl yemek yenmesini öneriyorsunuz?
Ramazan'da öğünlerin sayısının azalması, metabolizmayı olumsuz etkiliyor. Bu nedenle özellikle kalp sağlığı açısından iftarda 'acıktım', sahurda 'acıkırım' korkusu ile tıka basa yemek, mide ve kalbe baskı yapıyor, kişi de zarar görüyor. Bu nedenle iftara önce bir kase çorba ile başlanmalı. Bir kase komposto veya sütlü tatlı yenmeli teravih namazına gidip, döndükten sonra tamamlayıcı hafif bir yemek tercih edilmelidir. Sahurda mümkün olduğu kadar tuzlu ve tatlı olmayan yemekler seçilmeli. Bu şekilde üç öğün yemek yenmiş olacak ve vücut olumsuz etkilenmeyecektir.
* Sahurda içilen çay ve kahveyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çay; idrar söktürücü olduğu için gün içindeki susuzluğunuzu artırabilir. İftarda bol bol çay içebilirsiniz ancak sahurda çok çay ve kahve içmek gün içerisinde susamanıza neden olur.
ŞEKER HASTALARI TATLIYI İKİ SAAT SONRA YEMELİ!
Beslenme ve Diyet Uzmanı Banu Kazanç, şeker ve tansiyon hastalarının oruç tutarken dikkat etmeleri gerektiğini anlattı:
1 Şeker hastalarının kan şekerlerini kontrol altında tutmaları için az ve sık yemeleri gerekir. Oruç sırasında bunu yapamadıkları için oruçlarını açarken yarım saat ara ile yemek yemeleri gerekmektedir.
2 Yine şeker hastalarının kan şekerlerini dengelemeleri için karbonhidratlı yiyeceklerin yanında mutlaka proteinli bir yiyeceği de tüketmeleri gerekir.
3 Eğer bir şeker hastası tatlı yemek istiyorsa; tatlıyı orucu açtıktan iki saat sonra yemeli ve yanında mutlaka bir bardak süt içmelidir.
4 Şeker ve tansiyon hastaları ilaçlarını saatinde ve düzenli almalıdır.
5 Hem şeker hastaları hem de tansiyon hastaları iftardan sonra 1.5 lt su, sahurda ise bir litre su içmelidir.
6 Tansiyon hastalarının özellikle dikkat etmesi gereken konu, birdenbire bütün yemekleri yemekten kaçınmalarıdır. Yavaş yavaş ve dinlenerek yemelidirler.
7 Pilav veya makarna iftarda yoğurtla birlikte yenilmeli ve sıklığı haftada iki defa olmalıdır.
ACIKIRIM KORKUSUYLA TIKA BASA YEMEYİN!
* Ramazan'da nasıl yemek yenmesini öneriyorsunuz?
Ramazan'da öğünlerin sayısının azalması, metabolizmayı olumsuz etkiliyor. Bu nedenle özellikle kalp sağlığı açısından iftarda 'acıktım', sahurda 'acıkırım' korkusu ile tıka basa yemek, mide ve kalbe baskı yapıyor, kişi de zarar görüyor. Bu nedenle iftara önce bir kase çorba ile başlanmalı. Bir kase komposto veya sütlü tatlı yenmeli teravih namazına gidip, döndükten sonra tamamlayıcı hafif bir yemek tercih edilmelidir. Sahurda mümkün olduğu kadar tuzlu ve tatlı olmayan yemekler seçilmeli. Bu şekilde üç öğün yemek yenmiş olacak ve vücut olumsuz etkilenmeyecektir.
* Sahurda içilen çay ve kahveyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çay; idrar söktürücü olduğu için gün içindeki susuzluğunuzu artırabilir. İftarda bol bol çay içebilirsiniz ancak sahurda çok çay ve kahve içmek gün içerisinde susamanıza neden olur.
AĞIR İŞÇİLER SAHURDA BOL BOL SIVI TÜKETMELİ!
Memorial Etiler Tıp Merkezi Dahiliye Bölümü'nden Uzman Dr. Murat Görgülü, sıcak havalarda oruç tutarken sağlıklı kalmak için şu önerilerde bulundu:
-Yaz aylarında oruç tutarken bazı hasta gruplarının da özel olarak dikkat etmesi gereken durumlar vardır. Yüksek tansiyon ve kronik rahatsızlığı olan hastalar; kalp ve böbrek sorunuyla uğraşanlar sıcak havalarda mutlaka doktorlarına danışarak oruç tutmalı; beslenme düzenlerinde büyük değişiklik yapmamalı ve ilaçlarını aksatmamalıdırlar. Sıcak hava ve sıvı kaybı nedeniyle bu tip hastaların genel durumlarında ve metabolik değerlerinde bozulma olabilir. Yine çok yaşlı kişilerin de sıvı kaybı ve sıcağa daha duyarlı oldukları unutulmamalıdır. Bu tip kişilerin oruç tutmaya başlamadan önce doktor kontrolünden geçmeleri önemli bir husustur.
-Yaz aylarında özellikle açık havada çalışan ağır işçilerin mutlaka sahura kalkarak sıvı almaları, dengeli beslenmeleri gerekmektedir. Güneşin dik olduğu öğle vakitlerinde ve her 1-2 saatte bir mola verilip dinlenilmesi, serin bir bölgede bulunulması çok önemlidir.
Memorial Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, Ramazan ayının bu yıl uzun ve sıcak günlere denk gelmesi nedeniyle özellikle oruç tutacak kalp hastalarını dikkatli olmaları konusunda uyarıyor. Sağlıklı kişilerin oruç tutarken günde en az iki saat uyumalarını öneriyor.
* Uzun ve sıcak günler, Ramazan ayında oruç tutacak kişiler için ne anlam ifade ediyor? Oruç tutmak isteyen kişilere önerileriniz nedir?
Ağustos sıcakları ile uzun günlerin birleşimi, oruç tutacak kişilerin bu yıl daha dikkatli olmasını gerektiriyor. Çünkü vücudun sıvı ve tuz kaybı nedeniyle sağlıklı kişilerde bile tansiyon ve kalp ritminde bozukluk, baygınlık ve kan şekerinde düşme gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Bunun için bu uzun günlerde; gündüz en az iki saat uyumak gerekiyor. Ramazan boyunca iki saatlik 'siesta', vücudun su ve elektrolit kaybını önlemek bakımından büyük önem taşıyor. Akdeniz ülkelerinin bir geleneği olan 'siesta' denilen öğle uykusu alışkanlığının olduğu ülkelerde, kalp hastalıklarının düşük olması dikkat çekiyor.
* Oruç tutanlar için gündüz uykusu şart mı?
Öğle saatlerinde ya da öğle sonrası bir saatlik uyku, son derece dinlendiricidir ve vücuttaki bütün stresi alır. Uyuduktan sonra geri kalan zamanı daha verimli değerlendirmeyi sağlar. Öğle uykusu uyuyanların, uyumayanlara göre kalp krizi geçirme riski yarı yarıya düşmektedir. Çünkü uykuda beden ile birlikte ruhsal dinlenme de vardır. Ruhsal gerilim de vücutta zararlı hormonların salgılanmasına neden olur, bu da kalp krizi riskini tetikler. Eğer hafta içi gündüz uykusu mümkün değilse hafta sonu iyi uyumaya özen gösterilmelidir.
TANSİYON DÜŞÜREBİLİR!
* Kalp hastaları oruç tutarken nelere dikkat etmelidir?
Geçmiş yıllardaki Ramazanlar'da durumu uygun olan kalp hastalarımıza oruç tutabileceklerini söylerken, bu yıl bunu büyük bir risk olarak görüyoruz. Çünkü ağustos sıcakları ile birleşen 15 saatlik açlık, kalp hastaları için bu, çok tehlikeli olabilir. Bu süre içinde hayati ilaçlarını uygun aralıkla alamayacakları gibi, hastaların elektrolit, su ve tuz kaybı da dikkate alınmalıdır. 15 saat boyunca yeterli su alınamaması tansiyon düşüklüğü ve fenalık hissi sonuçlanarak kalpte sorunlar oluşturabilir.
ACIKIRIM KORKUSUYLA TIKA BASA YEMEYİN!
* Ramazan'da nasıl yemek yenmesini öneriyorsunuz?
Ramazan'da öğünlerin sayısının azalması, metabolizmayı olumsuz etkiliyor. Bu nedenle özellikle kalp sağlığı açısından iftarda 'acıktım', sahurda 'acıkırım' korkusu ile tıka basa yemek, mide ve kalbe baskı yapıyor, kişi de zarar görüyor. Bu nedenle iftara önce bir kase çorba ile başlanmalı. Bir kase komposto veya sütlü tatlı yenmeli teravih namazına gidip, döndükten sonra tamamlayıcı hafif bir yemek tercih edilmelidir. Sahurda mümkün olduğu kadar tuzlu ve tatlı olmayan yemekler seçilmeli. Bu şekilde üç öğün yemek yenmiş olacak ve vücut olumsuz etkilenmeyecektir.
* Sahurda içilen çay ve kahveyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çay; idrar söktürücü olduğu için gün içindeki susuzluğunuzu artırabilir. İftarda bol bol çay içebilirsiniz ancak sahurda çok çay ve kahve içmek gün içerisinde susamanıza neden olur.
ŞEKER HASTALARI TATLIYI İKİ SAAT SONRA YEMELİ!
Beslenme ve Diyet Uzmanı Banu Kazanç, şeker ve tansiyon hastalarının oruç tutarken dikkat etmeleri gerektiğini anlattı:
1 Şeker hastalarının kan şekerlerini kontrol altında tutmaları için az ve sık yemeleri gerekir. Oruç sırasında bunu yapamadıkları için oruçlarını açarken yarım saat ara ile yemek yemeleri gerekmektedir.
2 Yine şeker hastalarının kan şekerlerini dengelemeleri için karbonhidratlı yiyeceklerin yanında mutlaka proteinli bir yiyeceği de tüketmeleri gerekir.
3 Eğer bir şeker hastası tatlı yemek istiyorsa; tatlıyı orucu açtıktan iki saat sonra yemeli ve yanında mutlaka bir bardak süt içmelidir.
4 Şeker ve tansiyon hastaları ilaçlarını saatinde ve düzenli almalıdır.
5 Hem şeker hastaları hem de tansiyon hastaları iftardan sonra 1.5 lt su, sahurda ise bir litre su içmelidir.
6 Tansiyon hastalarının özellikle dikkat etmesi gereken konu, birdenbire bütün yemekleri yemekten kaçınmalarıdır. Yavaş yavaş ve dinlenerek yemelidirler.
7 Pilav veya makarna iftarda yoğurtla birlikte yenilmeli ve sıklığı haftada iki defa olmalıdır.
ACIKIRIM KORKUSUYLA TIKA BASA YEMEYİN!
* Ramazan'da nasıl yemek yenmesini öneriyorsunuz?
Ramazan'da öğünlerin sayısının azalması, metabolizmayı olumsuz etkiliyor. Bu nedenle özellikle kalp sağlığı açısından iftarda 'acıktım', sahurda 'acıkırım' korkusu ile tıka basa yemek, mide ve kalbe baskı yapıyor, kişi de zarar görüyor. Bu nedenle iftara önce bir kase çorba ile başlanmalı. Bir kase komposto veya sütlü tatlı yenmeli teravih namazına gidip, döndükten sonra tamamlayıcı hafif bir yemek tercih edilmelidir. Sahurda mümkün olduğu kadar tuzlu ve tatlı olmayan yemekler seçilmeli. Bu şekilde üç öğün yemek yenmiş olacak ve vücut olumsuz etkilenmeyecektir.
* Sahurda içilen çay ve kahveyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çay; idrar söktürücü olduğu için gün içindeki susuzluğunuzu artırabilir. İftarda bol bol çay içebilirsiniz ancak sahurda çok çay ve kahve içmek gün içerisinde susamanıza neden olur.
AĞIR İŞÇİLER SAHURDA BOL BOL SIVI TÜKETMELİ!
Memorial Etiler Tıp Merkezi Dahiliye Bölümü'nden Uzman Dr. Murat Görgülü, sıcak havalarda oruç tutarken sağlıklı kalmak için şu önerilerde bulundu:
-Yaz aylarında oruç tutarken bazı hasta gruplarının da özel olarak dikkat etmesi gereken durumlar vardır. Yüksek tansiyon ve kronik rahatsızlığı olan hastalar; kalp ve böbrek sorunuyla uğraşanlar sıcak havalarda mutlaka doktorlarına danışarak oruç tutmalı; beslenme düzenlerinde büyük değişiklik yapmamalı ve ilaçlarını aksatmamalıdırlar. Sıcak hava ve sıvı kaybı nedeniyle bu tip hastaların genel durumlarında ve metabolik değerlerinde bozulma olabilir. Yine çok yaşlı kişilerin de sıvı kaybı ve sıcağa daha duyarlı oldukları unutulmamalıdır. Bu tip kişilerin oruç tutmaya başlamadan önce doktor kontrolünden geçmeleri önemli bir husustur.
-Yaz aylarında özellikle açık havada çalışan ağır işçilerin mutlaka sahura kalkarak sıvı almaları, dengeli beslenmeleri gerekmektedir. Güneşin dik olduğu öğle vakitlerinde ve her 1-2 saatte bir mola verilip dinlenilmesi, serin bir bölgede bulunulması çok önemlidir.
Etiketler :
bingür sönmez,
genel sağlık,
kalb,
kalp,
kalp bitkisel ilaç,
kalp büyümesi bitkisel tedavi,
kalp hastalığı
KALP YETMEZLİĞİNİN BELİRTİLERİ VE ÖNLEMLER-Bingür SÖNMEZ
Yastık sayısına dikkat!
Kalbin vücuda yeterince kan pompalayamaması olan kalp yetmezliğinin tipik belirtileri var. Kesik kesik nefes alma, gece nefes darlığıyla uyanma, bacaklarda ve karında şişlik. Yüksek yastıkta uyuma ihtiyacı da kalp belirtisi.
Kalp yetmezliği nedir?
Prof. Dr. Bingür Sönmez: Kalbin bir de pompası var. Bu pompa diğer organlara ve dokulara kan gönderir. Eğer pompa güçsüz düşer ve yeteri kadar kan pompalayamazsa ortaya kalp yetmezliği çıkar. Yeteri kadar kan pompalanamaması kalp damarlarındaki darlık, kalp krizi, çarpıntılar, yüksek tansiyon gibi nedenlerle ortaya çıkabilir. Ama hiçbir neden olmasa da, her şey normalken, birdenbire kalp adalesinde bir güçsüzlük oluşabilir. Sonuçta kalp boşlukları gittikçe büyür ve kalp yetmezliği gelişir. Buna kardiyomiyopati diyoruz. Bu hastalık çoğunlukla geçirilmiş viral enfeksiyonlardan sonra olur.
Kalp yetmezliğinin belirtileri neler?
Prof. Dr. Bingür Sönmez: Çabuk yorulma, nefes darlığı, kesik kesik nefes alma, göğüs ağrısı ve çarpıntı en önemli belirtileridir. Hasta özellikle şunu belirtir: "Ben merdiven çıkarken yorulmazdım, şimdi 2'nci kata çıkarken yoruluyorum." Daha ileri safhada hasta yataktayken nefes darlığı gelir. Bu artık son aşamadır. Özellikle hastaya şu soruyu yöneltiriz: "Gece nefes darlığıyla uyanıyor musun?" Yanıt "Evet" ise bu artık kalp yetmezliğinin en ileri safhasıdır. Hasta gece korkuyla uyanır, camı pencereyi açmaya kalkar. Hatta bazen hiç yatamaz. Alçak yastıkta nefes darlığı arttığı için başının altına koyduğu yastık sayışını arttırır. Eskiden bir yastık koyarken son zamanlarda "2 yastıksız uyuyamıyorum" diyorsanız, bilin ki ilerledi. Hastalar bazen hiç uyuyamayacak kadar kötüleşir, sadece yatağın kenarına otururlar. Kalp yetmezliğinin önemli bir belirtisi de bacaklarda, karın ve akciğer boşluğunda su toplamasıdır. Bu su toplaması 10-15 kiloya kadar ulaşabilir.
Kalp yetmezliği nasıl tedavi ediliyor?
Prof. Dr. Bingür Sönmez: Sebebe yönelik tedavi yapmamız lazım. Önce tıbbi tedavi yapıyoruz. Bunun için idrar söktürücü ilaçlarla kalbin yükünü azaltıyoruz. Çünkü kalp yetmezliği hastalarında böbrek fonksiyonları bozulduğu için tuz tutulması olur. Tuz su tutar. Mesela bazen serviste gözümüzün önünde 1 haftada 25 kilo alan hastalar var. Aslında bu kilo değil, inanılmaz bir su tutulmasıdır. Bu da hastada ciddi kalp yetmezliği, nefes darlığı, çarpıntı, uyurken korku ve panikle uyanma gibi şikâyetlere neden olur. İşte bu sırada hemen idrar söktürücüler kullanmak zorundayız. 12-15 litreye çıkan kanı hemen 7 litreye indirmemiz gerekir. Kalp yetmezliğinde eğer sorunun kaynağında kapak problemi varsa, mutlaka kapakları değiştirmeliyiz. Ya da kalpte bir balon nedeniyle kalp yetmezliği oluşmuşsa bu sorunu gideririz. Bazı hastalarda kalp nakli zorunlu olabilir.
Kalp nakilleri zor yapılan ameliyatlar mıdır?
Prof. Dr. Bingür Sönmez: Hayır, ameliyatlar kolay ama sonrasında takibi çok zor. Çünkü ortaya hastaneye bağımlı bir hasta çıkıyor. Şu anda yılda 10-12 kalp nakli yapılabiliyor. Ama yıllık ihtiyaç 250 civarında. En büyük sorun, verici ayrıca ekonomik açıdan da çok fazla yük getiriyor. Kalp naklinde bir diğer sorun da kalbin kısa bir süre içinde nakledilme zorunluluğu. Mesela böbrek 48 saat kadar saklanabilir ama kalbin 3-4 saat içinde nakledilmesi lazım.
Kalbin vücuda yeterince kan pompalayamaması olan kalp yetmezliğinin tipik belirtileri var. Kesik kesik nefes alma, gece nefes darlığıyla uyanma, bacaklarda ve karında şişlik. Yüksek yastıkta uyuma ihtiyacı da kalp belirtisi.
Kalp yetmezliği nedir?
Prof. Dr. Bingür Sönmez: Kalbin bir de pompası var. Bu pompa diğer organlara ve dokulara kan gönderir. Eğer pompa güçsüz düşer ve yeteri kadar kan pompalayamazsa ortaya kalp yetmezliği çıkar. Yeteri kadar kan pompalanamaması kalp damarlarındaki darlık, kalp krizi, çarpıntılar, yüksek tansiyon gibi nedenlerle ortaya çıkabilir. Ama hiçbir neden olmasa da, her şey normalken, birdenbire kalp adalesinde bir güçsüzlük oluşabilir. Sonuçta kalp boşlukları gittikçe büyür ve kalp yetmezliği gelişir. Buna kardiyomiyopati diyoruz. Bu hastalık çoğunlukla geçirilmiş viral enfeksiyonlardan sonra olur.
Kalp yetmezliğinin belirtileri neler?
Prof. Dr. Bingür Sönmez: Çabuk yorulma, nefes darlığı, kesik kesik nefes alma, göğüs ağrısı ve çarpıntı en önemli belirtileridir. Hasta özellikle şunu belirtir: "Ben merdiven çıkarken yorulmazdım, şimdi 2'nci kata çıkarken yoruluyorum." Daha ileri safhada hasta yataktayken nefes darlığı gelir. Bu artık son aşamadır. Özellikle hastaya şu soruyu yöneltiriz: "Gece nefes darlığıyla uyanıyor musun?" Yanıt "Evet" ise bu artık kalp yetmezliğinin en ileri safhasıdır. Hasta gece korkuyla uyanır, camı pencereyi açmaya kalkar. Hatta bazen hiç yatamaz. Alçak yastıkta nefes darlığı arttığı için başının altına koyduğu yastık sayışını arttırır. Eskiden bir yastık koyarken son zamanlarda "2 yastıksız uyuyamıyorum" diyorsanız, bilin ki ilerledi. Hastalar bazen hiç uyuyamayacak kadar kötüleşir, sadece yatağın kenarına otururlar. Kalp yetmezliğinin önemli bir belirtisi de bacaklarda, karın ve akciğer boşluğunda su toplamasıdır. Bu su toplaması 10-15 kiloya kadar ulaşabilir.
Kalp yetmezliği nasıl tedavi ediliyor?
Prof. Dr. Bingür Sönmez: Sebebe yönelik tedavi yapmamız lazım. Önce tıbbi tedavi yapıyoruz. Bunun için idrar söktürücü ilaçlarla kalbin yükünü azaltıyoruz. Çünkü kalp yetmezliği hastalarında böbrek fonksiyonları bozulduğu için tuz tutulması olur. Tuz su tutar. Mesela bazen serviste gözümüzün önünde 1 haftada 25 kilo alan hastalar var. Aslında bu kilo değil, inanılmaz bir su tutulmasıdır. Bu da hastada ciddi kalp yetmezliği, nefes darlığı, çarpıntı, uyurken korku ve panikle uyanma gibi şikâyetlere neden olur. İşte bu sırada hemen idrar söktürücüler kullanmak zorundayız. 12-15 litreye çıkan kanı hemen 7 litreye indirmemiz gerekir. Kalp yetmezliğinde eğer sorunun kaynağında kapak problemi varsa, mutlaka kapakları değiştirmeliyiz. Ya da kalpte bir balon nedeniyle kalp yetmezliği oluşmuşsa bu sorunu gideririz. Bazı hastalarda kalp nakli zorunlu olabilir.
Kalp nakilleri zor yapılan ameliyatlar mıdır?
Prof. Dr. Bingür Sönmez: Hayır, ameliyatlar kolay ama sonrasında takibi çok zor. Çünkü ortaya hastaneye bağımlı bir hasta çıkıyor. Şu anda yılda 10-12 kalp nakli yapılabiliyor. Ama yıllık ihtiyaç 250 civarında. En büyük sorun, verici ayrıca ekonomik açıdan da çok fazla yük getiriyor. Kalp naklinde bir diğer sorun da kalbin kısa bir süre içinde nakledilme zorunluluğu. Mesela böbrek 48 saat kadar saklanabilir ama kalbin 3-4 saat içinde nakledilmesi lazım.
Etiketler :
bingür sönmez,
genel sağlık,
kalb,
kalp,
kalp bitkisel ilaç,
kalp büyümesi bitkisel tedavi,
kalp hastalığı
KALBİNİZ İÇİN-Bingür SÖNMEZ
Kalp hastası olmamak, hastalığı en az zararla atlatmak için uyulması gereken bazı temel kurallar var. Kişinin kendisi ve çevresi bu kurallara bağlı olmalı.
KALP HASTASI OLMAMAK İÇİN :
1. Sağlıklı beslenmeye çocuk yaşlarda başlayın.
2. Boy -kilo oranına çok dikkat edin.
3. Kadınlar, menopozunuzu mutlaka geciktirin.
4. Fizik aktivitenizi arttırın, tembellik ve aşırı stresten uzak durun.
5. İs ve meslek konusunda beceri ve olanaklarınızı zorlamayın.
6. 20 yasından sonra hiç olmazsa bir kez; kan yağları (kolesterol, trigliserid, HDL, LDL), Lp(a), homosistein ve HS- CRP kontrolü yaptırın.
7. Aile hikayenizde erken kalp hastalığı varsa, diyabet, yüksek tan-siyon hastası iseniz 30, değilseniz 40 yaşından sonra her yıl kan yağları (kolesterol, trigliserid, HDL, LDL), Lp(a), homosistein kontrolü ve efor testi yaptırın.
8. Kendinizle, yaşamla, ailenizle, eşinizle, dostlarınızla barışık
olun, A tipi (çabuk karar veren, hırslı, kavgacı, acele hareket eden) kişiliğiniz varsa yavaşlayın.
9. Sigara İçmeyin.
10. Hastalığınızı, aileniz veya çevrenizle ilgili sorunlarınızı bir Liyezon Psikiyatri uzmanı ile görüşün.
KALP HASTASI OLANLAR İÇİN:
1. SİGARA İÇMEYİN, sigara içilen ortamda bile bulunmayın.
2. Düzenli olarak bir kardiyologun kontrolüne girin.
3. Tedaviniz ilaç, balon veya ameliyat olabilir. Hepsinin olumlu, olumsuz yanlarını, uzun dönem sonuçlarını doktorunuzla tartışın.
4. Abartılmış fizik aktivitelerden kaçının.
5. Devamlı kullanmanız gereken ilaçlarınızı ihmal etmeyin, özellikle yüksek tansiyon ilaçlarınızın yedeğini bulundurun.
6. Kan yağlarınızı 3 ayda bir kontrol ettirerek, tahlil raporunda yazan normal sınırın altında tutun.
7. Kan yağlarınızı kontrol için diyetin yetmediği durumlarda sürekli ilaç kullanın.
8. Aile ve sosyal yaşamınızı bir kez daha gözden geçirip hayatınız-daki olumsuzlukları en aza indirin.
9. Hastalığınız için ailenizi ve çevrenizi suçlamayın, sorunlarınız için bir Liyezon Psikiyatri uzmanından yardım alın.
KALP HASTASI OLAN AİLELER İÇİN:
1. Hiçbir zaman onu hasta olduğu için suçlamayın.
2. Tetkik ve tedavinin her aşamasında onu destekleyin, teşvik edin.
3. Hastalığın oluşmasında kendinizi de hatalı buluyorsanız, bunu abartılı şekilde telafi etme telaşına girmeyin.
4. Hasta olan babanız, anneniz veya kardeşiniz için mutlaka kan yağları (kolesterol, trigliserid, HDL, LDL), Lp(a), homosistein ve HS- CRP kontrolü ve efor testi yaptırın.
5. Diyetinde bir aile programı olması gerektiğini aklınızda tutun.
6. İlaçlarını ve kontrol günlerini yakından takip etmenizin ona yaşama sarılma ve güven duygusu vereceğini unutmayın.
7. Bu hastalığın ekip çalışmasıyla yenilebileceğine inanın.
8. Hastanızı yardımcı olabilmek için siz de SİGARA İÇMEYİN.
9. Hastanızla iyi bir iletişim için bir Liyezon Psikiyatri uzmanından yardım isteyin.
KALP HASTASI OLMAMAK İÇİN :
1. Sağlıklı beslenmeye çocuk yaşlarda başlayın.
2. Boy -kilo oranına çok dikkat edin.
3. Kadınlar, menopozunuzu mutlaka geciktirin.
4. Fizik aktivitenizi arttırın, tembellik ve aşırı stresten uzak durun.
5. İs ve meslek konusunda beceri ve olanaklarınızı zorlamayın.
6. 20 yasından sonra hiç olmazsa bir kez; kan yağları (kolesterol, trigliserid, HDL, LDL), Lp(a), homosistein ve HS- CRP kontrolü yaptırın.
7. Aile hikayenizde erken kalp hastalığı varsa, diyabet, yüksek tan-siyon hastası iseniz 30, değilseniz 40 yaşından sonra her yıl kan yağları (kolesterol, trigliserid, HDL, LDL), Lp(a), homosistein kontrolü ve efor testi yaptırın.
8. Kendinizle, yaşamla, ailenizle, eşinizle, dostlarınızla barışık
olun, A tipi (çabuk karar veren, hırslı, kavgacı, acele hareket eden) kişiliğiniz varsa yavaşlayın.
9. Sigara İçmeyin.
10. Hastalığınızı, aileniz veya çevrenizle ilgili sorunlarınızı bir Liyezon Psikiyatri uzmanı ile görüşün.
KALP HASTASI OLANLAR İÇİN:
1. SİGARA İÇMEYİN, sigara içilen ortamda bile bulunmayın.
2. Düzenli olarak bir kardiyologun kontrolüne girin.
3. Tedaviniz ilaç, balon veya ameliyat olabilir. Hepsinin olumlu, olumsuz yanlarını, uzun dönem sonuçlarını doktorunuzla tartışın.
4. Abartılmış fizik aktivitelerden kaçının.
5. Devamlı kullanmanız gereken ilaçlarınızı ihmal etmeyin, özellikle yüksek tansiyon ilaçlarınızın yedeğini bulundurun.
6. Kan yağlarınızı 3 ayda bir kontrol ettirerek, tahlil raporunda yazan normal sınırın altında tutun.
7. Kan yağlarınızı kontrol için diyetin yetmediği durumlarda sürekli ilaç kullanın.
8. Aile ve sosyal yaşamınızı bir kez daha gözden geçirip hayatınız-daki olumsuzlukları en aza indirin.
9. Hastalığınız için ailenizi ve çevrenizi suçlamayın, sorunlarınız için bir Liyezon Psikiyatri uzmanından yardım alın.
KALP HASTASI OLAN AİLELER İÇİN:
1. Hiçbir zaman onu hasta olduğu için suçlamayın.
2. Tetkik ve tedavinin her aşamasında onu destekleyin, teşvik edin.
3. Hastalığın oluşmasında kendinizi de hatalı buluyorsanız, bunu abartılı şekilde telafi etme telaşına girmeyin.
4. Hasta olan babanız, anneniz veya kardeşiniz için mutlaka kan yağları (kolesterol, trigliserid, HDL, LDL), Lp(a), homosistein ve HS- CRP kontrolü ve efor testi yaptırın.
5. Diyetinde bir aile programı olması gerektiğini aklınızda tutun.
6. İlaçlarını ve kontrol günlerini yakından takip etmenizin ona yaşama sarılma ve güven duygusu vereceğini unutmayın.
7. Bu hastalığın ekip çalışmasıyla yenilebileceğine inanın.
8. Hastanızı yardımcı olabilmek için siz de SİGARA İÇMEYİN.
9. Hastanızla iyi bir iletişim için bir Liyezon Psikiyatri uzmanından yardım isteyin.
Etiketler :
bingür sönmez,
genel sağlık,
kalb,
kalp,
kalp bitkisel ilaç,
kalp büyümesi bitkisel tedavi,
kalp hastalığı
KALP SAĞLIĞI İÇİN 5 ÖNERİ-Mehmet ÖZ
Prof.Dr. Mehmet ÖZ - Keyifli ve sağlıklı sofralar için ailece toplanmak tabiki en iyisi ama yenecek gıdalar da çok önemli! Kalp sağlığınız için elma, ceviz, susam tohumu, somon balığı ve fasulyeyi sofranızdan eksik etmeyin.
Kalbinizi sağlıklı tutmak için çiğ balık ya da bulması zor sebzeler yemeniz gerekmiyor... Tabi istemediğiniz sürece! Bunun için her yerde bulunabilen ve kalbinizi seven bu lezzetli yiyecekleri tüketmeniz yeterli.
1. KIRMIZI ELMA:
Bu meyve, kötü kolesterole mucizevi şekilde iyi gelen fenolik bileşenleri açısından oldukça zengindir. Fenolikler; kan yağını sabit tutarak, daha az oksidize olmalarını sağlar. Bu sayede kandaki yağın atardamar duvarlarına tutunarak, damarların tıkanmasını önler. Tabii kalbiniz, kırmızı elma kadar diğer meyveleri ve sebzeleri de çok sever.
2. SUSAM TOHUMU:
Beş gün boyunca düzenli olarak günde üç yemek kaşığı susam tohumu tüketen kadınların total ve kötü kolesterollerinin düştüğü görüldü. Susam tohumu ayrıca kalbi koruyan E vitamini açısından zengindir. Hücre hasarına yol açan kan seviyesini de düşürür.
3. CEVİZ:
Araştırmalar, günde yaklaşık 30 gram ceviz tüketmenin, kalp rahatsızlığına yakalanma riskini, yüzde 60 gibi yüksek bir oranda azalttığını gösteriyor. Tüm sert kabuklu yemişler sağlığınız için yararlıdır ama ceviz en iyisidir. Çünkü yüksek oranda; trigliserit seviyesini düşüren, kalp atışını düzenleyen, aşırı pıhtılaşmayı önleyen, hatta tansiyonu düşüren Omega 3 yağ asidi içerir.
4. SOMON BALIĞI:
Bunlar gibi yağlı balıklar, kalbi koruyan Omega 3 yağ asitleri açısından zengindir (cıva ve PCB bu balıklarda düşüktür). Haftada üç kere bu balıkları tüketmeye çalışın.
5. FASULYE:
Lif zengini olan fasulye çeşitleri, kalp hastalıklarına yol açan 'C reaktif protein' seviyesinin düşmesine yardımcı olur. Yarım kasesinde 7 gram lif bulunan siyah fasulyeden her gün 25 gram tüketirseniz, günlük lif ihtiyacınızı karşılamış olursunuz. Kuru üzüm, armut, brokoli, bezelye ve mercimek de lezzetli seçeneklerdir...
MEHMET ÖZ'ÜN ÖNERİLERİ :
Genç damarların sırrı kabakta saklı
Kabak ; sinirlerinizin ve kaslarınızın iletişime geçmesini sağlayan potasyum açısından çok zengindir. Damarlarınızın yaşlanmasını da yavaşlatır.
Kalbin ve böbreğin düzgün çalışmasını sağladığı için de tansiyonu düzenlemeye yardımcı olur. İştahınızı kontrol altında tutmanızı sağlar.
Küp küp doğranmış bir kap kabak; 900 miligram potasyum içerir ve günlük 3 bin mg tüketmenizi tavsiye ettiğimiz bu mineralin bir kısmını lezzetli yoldan almanızı sağlar.
Kabağın kalorisi çok azdır ve lif açısından zengindir. Yani kabak yerseniz hem az kalori alırsınız, hem de uzun süre kendinizi tok hissedersiniz.
Yağlı yemeklere hafifleten öneriler
Bazen enfes bir yemeği form koruyan bir lezzete dönüştürmek son derece basittir. Bunun için size tavsiye edeceğimiz küçük değişiklikler ise yıllar sonra tekrar bisiklete binmek kadar kolay! Ve aynı bisiklete binmek gibi ne kadar fazla yaparsanız o kadar kolaylaşıyor ve eğlenceli hale geliyor. İşte favorilerimiz:
BLENDIRDA PÜRE YAPIN
Sostaki fazla suyun kaynayarak yok olmasını sağlayın. Böylece yağ, tuz ya da şeker eklenmesine gerek kalmadan sosun lezzetini artırırsınız.
Pasta yaparken tereyağı yerine elma sosu, kuru erik ya da muz koymayı deneyin. Yağ kullanmayacağınız için bu yöntem kalp sağlığınızı koruyacaktır.
Sebzeleri blendırda püre haline getirin. Böylece çorbalarda ve soslarda çok az krema kullanabilirsiniz ya da hiç kullanmanıza gerek kalmaz. Ayrıca blendırla sağlıklı meyve suları da hazırlayabilirsiniz.
YANMAZ TAVA KULLANIN
Yanmaz tavalar ve ızgaralar, yemeklerinizi daha az yağla pişirmenizi sağlar. Fırın kabını fırına koymadan önce yağlamak yerine parşömen kağıdı kullanabilirsiniz.
Baharatlarınızı henüz tazeyken dondurun. Çünkü taze baharatlar, kurularından daha lezzetlidir. Çoğu baharat altı ay sonra tadını ve kokusunu kaybeder. Böyle durumlarda baharatları tazelemek için tost makinesine koyduktan sonra elinizle ufalayabilirsiniz.
Kalbinizi sağlıklı tutmak için çiğ balık ya da bulması zor sebzeler yemeniz gerekmiyor... Tabi istemediğiniz sürece! Bunun için her yerde bulunabilen ve kalbinizi seven bu lezzetli yiyecekleri tüketmeniz yeterli.
1. KIRMIZI ELMA:
Bu meyve, kötü kolesterole mucizevi şekilde iyi gelen fenolik bileşenleri açısından oldukça zengindir. Fenolikler; kan yağını sabit tutarak, daha az oksidize olmalarını sağlar. Bu sayede kandaki yağın atardamar duvarlarına tutunarak, damarların tıkanmasını önler. Tabii kalbiniz, kırmızı elma kadar diğer meyveleri ve sebzeleri de çok sever.
2. SUSAM TOHUMU:
Beş gün boyunca düzenli olarak günde üç yemek kaşığı susam tohumu tüketen kadınların total ve kötü kolesterollerinin düştüğü görüldü. Susam tohumu ayrıca kalbi koruyan E vitamini açısından zengindir. Hücre hasarına yol açan kan seviyesini de düşürür.
3. CEVİZ:
Araştırmalar, günde yaklaşık 30 gram ceviz tüketmenin, kalp rahatsızlığına yakalanma riskini, yüzde 60 gibi yüksek bir oranda azalttığını gösteriyor. Tüm sert kabuklu yemişler sağlığınız için yararlıdır ama ceviz en iyisidir. Çünkü yüksek oranda; trigliserit seviyesini düşüren, kalp atışını düzenleyen, aşırı pıhtılaşmayı önleyen, hatta tansiyonu düşüren Omega 3 yağ asidi içerir.
4. SOMON BALIĞI:
Bunlar gibi yağlı balıklar, kalbi koruyan Omega 3 yağ asitleri açısından zengindir (cıva ve PCB bu balıklarda düşüktür). Haftada üç kere bu balıkları tüketmeye çalışın.
5. FASULYE:
Lif zengini olan fasulye çeşitleri, kalp hastalıklarına yol açan 'C reaktif protein' seviyesinin düşmesine yardımcı olur. Yarım kasesinde 7 gram lif bulunan siyah fasulyeden her gün 25 gram tüketirseniz, günlük lif ihtiyacınızı karşılamış olursunuz. Kuru üzüm, armut, brokoli, bezelye ve mercimek de lezzetli seçeneklerdir...
MEHMET ÖZ'ÜN ÖNERİLERİ :
Genç damarların sırrı kabakta saklı
Kabak ; sinirlerinizin ve kaslarınızın iletişime geçmesini sağlayan potasyum açısından çok zengindir. Damarlarınızın yaşlanmasını da yavaşlatır.
Kalbin ve böbreğin düzgün çalışmasını sağladığı için de tansiyonu düzenlemeye yardımcı olur. İştahınızı kontrol altında tutmanızı sağlar.
Küp küp doğranmış bir kap kabak; 900 miligram potasyum içerir ve günlük 3 bin mg tüketmenizi tavsiye ettiğimiz bu mineralin bir kısmını lezzetli yoldan almanızı sağlar.
Kabağın kalorisi çok azdır ve lif açısından zengindir. Yani kabak yerseniz hem az kalori alırsınız, hem de uzun süre kendinizi tok hissedersiniz.
Yağlı yemeklere hafifleten öneriler
Bazen enfes bir yemeği form koruyan bir lezzete dönüştürmek son derece basittir. Bunun için size tavsiye edeceğimiz küçük değişiklikler ise yıllar sonra tekrar bisiklete binmek kadar kolay! Ve aynı bisiklete binmek gibi ne kadar fazla yaparsanız o kadar kolaylaşıyor ve eğlenceli hale geliyor. İşte favorilerimiz:
BLENDIRDA PÜRE YAPIN
Sostaki fazla suyun kaynayarak yok olmasını sağlayın. Böylece yağ, tuz ya da şeker eklenmesine gerek kalmadan sosun lezzetini artırırsınız.
Pasta yaparken tereyağı yerine elma sosu, kuru erik ya da muz koymayı deneyin. Yağ kullanmayacağınız için bu yöntem kalp sağlığınızı koruyacaktır.
Sebzeleri blendırda püre haline getirin. Böylece çorbalarda ve soslarda çok az krema kullanabilirsiniz ya da hiç kullanmanıza gerek kalmaz. Ayrıca blendırla sağlıklı meyve suları da hazırlayabilirsiniz.
YANMAZ TAVA KULLANIN
Yanmaz tavalar ve ızgaralar, yemeklerinizi daha az yağla pişirmenizi sağlar. Fırın kabını fırına koymadan önce yağlamak yerine parşömen kağıdı kullanabilirsiniz.
Baharatlarınızı henüz tazeyken dondurun. Çünkü taze baharatlar, kurularından daha lezzetlidir. Çoğu baharat altı ay sonra tadını ve kokusunu kaybeder. Böyle durumlarda baharatları tazelemek için tost makinesine koyduktan sonra elinizle ufalayabilirsiniz.
Kalp krizini mide yanmasından ayırmak-Mehmet ÖZ
Birisine şiddetli mide yanmasını sorduğunuzda büyük olasılıkla elini bir yumru halinde kalbine götürdüğünü ve yüzünü ekşittiğini görürsünüz. Bu rahatsızlık bir sağlık sorunundan ziyade bir belirtidir. Ve size her an sanki erimiş bir lav kusacakmışsınız hissini verir. Problemin merkez noktası mide ve yemek borusu arasındaki birleşme noktasındaki kaslardır. Bu kas topluluğu normal bir sindirim esnasında çiğnenen besinlerin yemek borusundan mideye geçmeleri için önce gevşer, işlem tamamlandığındaysa büzülür. Midenin girişinde yer alan kastan oluşan kapak basıncı gevşek olduğu zaman, midedeki asidin yemek borusuna geri akmasına sebep olur. Hasara duyarlı dokular yakıcı mide içeriğiyle karşılaşmak için programlanmadıkları için yanma ağrısına ya da daha kötüsüne sebep olabilir.
Yakıcı sebepler
Mide içeriğindeki bazı geri taşımalar (kusmalar) normaldir. Ama asidin aşırı geri akışı, yemek borusunun astarının aşınmasına ve ülsere sebep olabilir. Bazı insanlarda ise hücrelerde sürekli değişiklikler yapabilir. Bu sağlık sorunu Barrett’s yemek borusu hasarı olarak bilinir, ender de olsa kansere dönüşebilir. Mide yanması dışında yemek borusu hasarının belirtileri genel olarak geri çıkarma, çiğnemede zorluk, ısrarlı öksürük, ses kısıklığı ve göğüs ağrısı olarak sıralanabilinir. Eğer haftada ikiden fazla mide yanması şikayeti varsa doktorlar genelde reflü olarak adlandırır. Başka bazı tıbbi durumlar da mide asidinin geri kaçmasına sebep olabilir: örneğin hiatus fıtığı, bazı bağırsak hareket bozuklukları gibi... Bu belirtileri bir kenarda tutarsak asıl mühim olan büzgen kasının işlevini neden düzgün yapmadığını bulmaktır.
Mide yanmasından şikayet edenler için öneriler:
Yemek mahkemesi
Böyle bir problem yaşayan insanlar için yemek saatleri savaş zamanı gibidir. Besinlerin yanmayı tahrik edici potansiyelini düzenli analiz etmeleri gerekmektedir. Asitli besinler yemek borusunun astarını tahriş edebilir, bazı besinler ise büzgen kasının baskısını düşürebilir. Genel sanıklar turunçgiller, kahve, çay, kafeinli içecekler, çikolata ve nanedir. Himalaya tuzunun asidi azalttığını söyleyenler de var.
Basınç noktalarını ayarlamak
Mide yanması her ne kadar zayıf insanlarda oluşsa da abdominal yağ ve fazla yemek mide üzerinde aşırı baskı yapabilir. Belirtilerin ortaya çıkışı kilo alma ile aynı döneme denk gelmişse ya da kilolu ya da obez iseniz fazla kiloyu vermek sizi rahatlatacaktır. Ayrıca büyük bir tabak yemek yerine daha küçük ama sıkça yemek yemeyi deneyebilirsiniz. Kemer takmayı bırakın ve sıkı iç çamaşırı ve kıyafetlerden uzak durun.
Alışkanlıkları bırakmak
Sigara içmek yavaş yavaş asit oluşuma sebep olacak ve büzgen kasındaki baskıyı azaltacaktır. Sigara içenlerdeki öksürük asidi yukarı çıkmaya zorlayarak göbek bölgesindeki basıncı arttıracaktır. Alkol tüketimi de tetiklediği hormon sayesinde mide sularının üretimini arttırarak, mide kasını gevşetecektir. Sonrasında mide içeriğinin geç boşalmasını sağlayarak ve üst kapakçığı gevşetip reflüyü ortaya çıkarabilir.
Yemek saati ve uyku pozisyonu
Reflüsü olan kişilerin akşamları mide yanması yaşaması alışagelmiş bir şey değildir. Yemek saatlerini ayarlayın. Yedikten en az 3 saat sonra yatın. Ayrıca yemeklerden hemen sonra uzanmayın. Yatak başucunuzu 5-10 cm kadar yükseltin, bu yer çekimi gücünü kullanarak mide asidinin aşağıda tutulmasını sağlayacaktır. İlaveten sağ yerine sol tarafa yatarak uyuyun, bu mide kasları üzerindeki baskıyı azaltacaktır.
Yürüyüş ve sakız
Sakız, asidi nötralize eden tükürüğün üretilmesini arttırır. Yürürken sakız çiğneyin böylelikle asidi daha fazla temizleyecektir. Ayrıca yürüyüş sizin için çok basit ama faydalı bir aktivitedir.
Kalp krizi ve mide yanması!
Mide yanmasının zaman zaman kılık değiştirmiş bir kalp krizi olduğunu bilmiyor olabilirsiniz. Mide yanması yaşayan bir kişi kalp krizi geçiriyor olabilir ve kalp krizi geçiren kişi mide yanmasına maruz kalabilir. Aralarındaki farkı anlamak zordur. Atağın ne zaman olduğuna ve ne hissettirdiğine dikkat edin. Eğer yemekten 30-45 dakika sonra oluyorsa muhtemelen mide yanmasıdır. Kalp krizi genellikle hareketlilik veya emek sarf ettiğiniz anlarda olur ve birçok kişi kalp krizi geçirdiği anda kıyamet günü yaklaşmış gibi bir hisse kapılır!
Kalp krizinin 3 belirgin özelliği:
- Çarpıntı, daralma, sıkışma, ya da ezici bir göğüs ağrısı.
- Özellikle sol tarafınızda sırt, boyun, çene, omuz ve kollarda yayılan bir ağrı.
- Nefes darlığı, terleme, baş dönmesi, kusma isteği ve mide ağrısı.
Kalp krizinin belirgin 3 özelliğinden birincisi olan çarpıntıda, kalbiniz çok hızlı atmaya başlar, sonrasında ise ağrı oluşabilir. Kalbinizdeki problemin yansıması omurgalardaki sinirlerle kısa devre yaparak sol kolunuza doğru yayılır ve son olarak da hiç unutmamamız gereken şey nefes darlığıdır. Kalbinizdeki kriz sebebi ile kalbiniz iyi çalışamayacak ve akciğerlerinizden gelen kan yeteri kadar boşalamayacaktır.
Dolayısıyla ani akciğer ödemi olur ve bu da nefes darlığı yapar. Mide yanmasının ise başka belirtileri de vardır. Daha çok bir şeyler yedikten sonra ortaya çıkması en dikkat çekici özelliğidir.
Bir diğeri ise uzandığınızda oluşmasıdır. Bunun sebebi de mide içindeki mide asitlerinin yer çekimi ve midenin hareketleriyle aşağı doğru gitmesi, yani bağırsaklara yönelmesidir. Gerinirken midenizin yemek borusu arasındaki bağlantı bölgesine kadar uzanır, yukarıya hareket eder ve bu da mide yanması olarak karşımıza çıkar.
DAHA MUTLU VE DAHA SAĞLIKLI BİR İLİŞKİ İÇİN
Yeni araştırmalar, evlilikteki veya ilişkinizdeki stresin sağlığınıza zarar verebileceğini gösteriyor. Pek çoğunuz evli kişilerin bekarlara nazaran daha sağlıklı olduğunu duymuşsunuzdur. Fakat yeni yapılan bir araştırma ilişkinizin kalitesinin, evlilik adı altında adlandırılmasından çok daha önemli olduğunu ortaya çıkardı. Bu araştırma, aynı zamanda; mutsuz evli çiftlerin, mutlu evli çiftlerden 25 kat daha fazla depresyon geçirme riski olduğunu ortaya çıkardı. Eğer kalp krizi geçirdiyseniz, kötü bir evlilik ikinci bir kriz riskini artırmaktadır. Ayrıca kanser geçirdiyseniz ve rehabilitasyon dönemindeyseniz, iyileşmenizi tehlikeye atabilir ve bağışıklık sisteminizi zayıflatabilir. Hatta bir tek kötü tartışma tansiyonunuzu aniden yükseltir ve sağlığınızı bozabilir. Güçlüklerle karşılaşmak evliliğin temelini oluşturmaktadır. Evlilikte, flörtten evliliğe geçişin, yeni ekonomik sorumluluklar üstlenmenin, anne baba olma sürecinin yaşandığı ilk beş yılın daha stresli olduğu görülmektedir. İşte stresinizi azaltmak, iletişiminizi arttırmak, ilişkinize yardımcı olmak ve sizi daha sağlıklı yapmak için 4 ipucu:
Stres kaynaklarını tanıyın
Eşinizle oturun ve ilişkinizde strese sebep olan konuları alt alta yazın. Bunları sizin kontrolünüzde ve kontrolünüz dışında olmak üzere iki kategoriye ayırın. Kontrolünüzde olanlardan üç tanesini seçin, onları çözmek için beraberce çalışın ve stratejinizi altlarına yazın.
Dürüst ve doğru mücadele
İlişkilerde fikir ayrılığı gayet doğaldır ve kaçınılmazdır. Onlardan kaçmak sorunları besler/kuvvetlendirir ve çözüm getirmez. Bununla nasıl mücadele edeceksiniz? Anlaşmazlıklara en sağlıklı çözüm yolu münakaşa konularını gözden geçirmek, çözüm fırsatları yaratmak ve etkili iletişim becerilerini geliştirmektir. Nasıl ve neler hissettiğinizi açıklayın, onun neye ihtiyacı olduğunu sorun, eşinizi aynısını yapması için cesaretlendirin ve iyi bir dinleyici olun. Beşe bir kaidesini uygulayın; diğer bir kişiye söylediğiniz negatif/olumsuz bir söz, söylediğiniz beş pozitif/olumlu sözü siler.
Para ile barışın
Uzmanlar (ve amatörler) para harcamada seçilen değişik yaklaşımların/yolların ilişkileri strese sokan en büyük etken olduğu, münakaşalara ve boşanmalara sebep teşkil ettiği konusunda hemfikirler.
Partnerinize, anne babanızın para ile ilişki şeklini, bunun sizin seçimlerinizi nasıl etkilediğini ve aynı uygulamayı yapmak isteyip istemediğinizi açıklayın. Sonra her biriniz neye ihtiyacınız olduğunu, ne istediğini ve önceliklerini açıkça belirleyin. Nasıl harcayacağınız, harcama hakkında nasıl konuşacağınız ve yaşamınızı nasıl sürdüreceğiniz konusunda anlaşma yapın.
Sağlığa öncelik tanımak
Yaşantınızda stresi kontrol edebilmek sağlığınızı geliştirecek ilk adımdır. Cesaret, sağlıklı çözüm için bir diğer kararlılıktır. Evde daha çok yemek yapın, kahvaltıyı atlamayın, sağlıklı öğle yemeği hazırlayın ve dışarıda yemek yemeyi kısıtlayın.
1 DAKİKADA SAĞLIK
Birinin felç geçirdiğini nasıl anlarsınız?
Burada bilmeniz gereken şey; bir hayat kurtarmak için doktor olmanız gerekmediği! Eğer birisinin felç geçirdiğinden şüpheleniyorsanız, üç şey yapmanız gerekli:
Birincisi: Gülümsemesini isteyin. Doğru bir zaman gibi görünmüyor olabilir ama bazı önemli kasları test etmek için çok önemlidir.
İkincisi: Kollarını kaldırmasını isteyin. Önce siz yapın ve sizi taklit etmesini isteyin.
Üçüncüsü: Ondan basit bir cümleyi tekrar etmesini isteyin. “Ben kırmızı gül seviyorum” gibi basit bir cümle...
Eğer kişi bu basit isteklerin hiçbirisini yapamıyorsa, onu acil olarak hastaneye götürün. Unutmayın, her yıl yüz binlerce insan felç geçiriyor ve o anda her saniye çok ama çok önemlidir. Sizin için çok önemli birinin bu tavsiyeler sayesinde hayatını kurtarabilirsiniz!
Yakıcı sebepler
Mide içeriğindeki bazı geri taşımalar (kusmalar) normaldir. Ama asidin aşırı geri akışı, yemek borusunun astarının aşınmasına ve ülsere sebep olabilir. Bazı insanlarda ise hücrelerde sürekli değişiklikler yapabilir. Bu sağlık sorunu Barrett’s yemek borusu hasarı olarak bilinir, ender de olsa kansere dönüşebilir. Mide yanması dışında yemek borusu hasarının belirtileri genel olarak geri çıkarma, çiğnemede zorluk, ısrarlı öksürük, ses kısıklığı ve göğüs ağrısı olarak sıralanabilinir. Eğer haftada ikiden fazla mide yanması şikayeti varsa doktorlar genelde reflü olarak adlandırır. Başka bazı tıbbi durumlar da mide asidinin geri kaçmasına sebep olabilir: örneğin hiatus fıtığı, bazı bağırsak hareket bozuklukları gibi... Bu belirtileri bir kenarda tutarsak asıl mühim olan büzgen kasının işlevini neden düzgün yapmadığını bulmaktır.
Mide yanmasından şikayet edenler için öneriler:
Yemek mahkemesi
Böyle bir problem yaşayan insanlar için yemek saatleri savaş zamanı gibidir. Besinlerin yanmayı tahrik edici potansiyelini düzenli analiz etmeleri gerekmektedir. Asitli besinler yemek borusunun astarını tahriş edebilir, bazı besinler ise büzgen kasının baskısını düşürebilir. Genel sanıklar turunçgiller, kahve, çay, kafeinli içecekler, çikolata ve nanedir. Himalaya tuzunun asidi azalttığını söyleyenler de var.
Basınç noktalarını ayarlamak
Mide yanması her ne kadar zayıf insanlarda oluşsa da abdominal yağ ve fazla yemek mide üzerinde aşırı baskı yapabilir. Belirtilerin ortaya çıkışı kilo alma ile aynı döneme denk gelmişse ya da kilolu ya da obez iseniz fazla kiloyu vermek sizi rahatlatacaktır. Ayrıca büyük bir tabak yemek yerine daha küçük ama sıkça yemek yemeyi deneyebilirsiniz. Kemer takmayı bırakın ve sıkı iç çamaşırı ve kıyafetlerden uzak durun.
Alışkanlıkları bırakmak
Sigara içmek yavaş yavaş asit oluşuma sebep olacak ve büzgen kasındaki baskıyı azaltacaktır. Sigara içenlerdeki öksürük asidi yukarı çıkmaya zorlayarak göbek bölgesindeki basıncı arttıracaktır. Alkol tüketimi de tetiklediği hormon sayesinde mide sularının üretimini arttırarak, mide kasını gevşetecektir. Sonrasında mide içeriğinin geç boşalmasını sağlayarak ve üst kapakçığı gevşetip reflüyü ortaya çıkarabilir.
Yemek saati ve uyku pozisyonu
Reflüsü olan kişilerin akşamları mide yanması yaşaması alışagelmiş bir şey değildir. Yemek saatlerini ayarlayın. Yedikten en az 3 saat sonra yatın. Ayrıca yemeklerden hemen sonra uzanmayın. Yatak başucunuzu 5-10 cm kadar yükseltin, bu yer çekimi gücünü kullanarak mide asidinin aşağıda tutulmasını sağlayacaktır. İlaveten sağ yerine sol tarafa yatarak uyuyun, bu mide kasları üzerindeki baskıyı azaltacaktır.
Yürüyüş ve sakız
Sakız, asidi nötralize eden tükürüğün üretilmesini arttırır. Yürürken sakız çiğneyin böylelikle asidi daha fazla temizleyecektir. Ayrıca yürüyüş sizin için çok basit ama faydalı bir aktivitedir.
Kalp krizi ve mide yanması!
Mide yanmasının zaman zaman kılık değiştirmiş bir kalp krizi olduğunu bilmiyor olabilirsiniz. Mide yanması yaşayan bir kişi kalp krizi geçiriyor olabilir ve kalp krizi geçiren kişi mide yanmasına maruz kalabilir. Aralarındaki farkı anlamak zordur. Atağın ne zaman olduğuna ve ne hissettirdiğine dikkat edin. Eğer yemekten 30-45 dakika sonra oluyorsa muhtemelen mide yanmasıdır. Kalp krizi genellikle hareketlilik veya emek sarf ettiğiniz anlarda olur ve birçok kişi kalp krizi geçirdiği anda kıyamet günü yaklaşmış gibi bir hisse kapılır!
Kalp krizinin 3 belirgin özelliği:
- Çarpıntı, daralma, sıkışma, ya da ezici bir göğüs ağrısı.
- Özellikle sol tarafınızda sırt, boyun, çene, omuz ve kollarda yayılan bir ağrı.
- Nefes darlığı, terleme, baş dönmesi, kusma isteği ve mide ağrısı.
Kalp krizinin belirgin 3 özelliğinden birincisi olan çarpıntıda, kalbiniz çok hızlı atmaya başlar, sonrasında ise ağrı oluşabilir. Kalbinizdeki problemin yansıması omurgalardaki sinirlerle kısa devre yaparak sol kolunuza doğru yayılır ve son olarak da hiç unutmamamız gereken şey nefes darlığıdır. Kalbinizdeki kriz sebebi ile kalbiniz iyi çalışamayacak ve akciğerlerinizden gelen kan yeteri kadar boşalamayacaktır.
Dolayısıyla ani akciğer ödemi olur ve bu da nefes darlığı yapar. Mide yanmasının ise başka belirtileri de vardır. Daha çok bir şeyler yedikten sonra ortaya çıkması en dikkat çekici özelliğidir.
Bir diğeri ise uzandığınızda oluşmasıdır. Bunun sebebi de mide içindeki mide asitlerinin yer çekimi ve midenin hareketleriyle aşağı doğru gitmesi, yani bağırsaklara yönelmesidir. Gerinirken midenizin yemek borusu arasındaki bağlantı bölgesine kadar uzanır, yukarıya hareket eder ve bu da mide yanması olarak karşımıza çıkar.
DAHA MUTLU VE DAHA SAĞLIKLI BİR İLİŞKİ İÇİN
Yeni araştırmalar, evlilikteki veya ilişkinizdeki stresin sağlığınıza zarar verebileceğini gösteriyor. Pek çoğunuz evli kişilerin bekarlara nazaran daha sağlıklı olduğunu duymuşsunuzdur. Fakat yeni yapılan bir araştırma ilişkinizin kalitesinin, evlilik adı altında adlandırılmasından çok daha önemli olduğunu ortaya çıkardı. Bu araştırma, aynı zamanda; mutsuz evli çiftlerin, mutlu evli çiftlerden 25 kat daha fazla depresyon geçirme riski olduğunu ortaya çıkardı. Eğer kalp krizi geçirdiyseniz, kötü bir evlilik ikinci bir kriz riskini artırmaktadır. Ayrıca kanser geçirdiyseniz ve rehabilitasyon dönemindeyseniz, iyileşmenizi tehlikeye atabilir ve bağışıklık sisteminizi zayıflatabilir. Hatta bir tek kötü tartışma tansiyonunuzu aniden yükseltir ve sağlığınızı bozabilir. Güçlüklerle karşılaşmak evliliğin temelini oluşturmaktadır. Evlilikte, flörtten evliliğe geçişin, yeni ekonomik sorumluluklar üstlenmenin, anne baba olma sürecinin yaşandığı ilk beş yılın daha stresli olduğu görülmektedir. İşte stresinizi azaltmak, iletişiminizi arttırmak, ilişkinize yardımcı olmak ve sizi daha sağlıklı yapmak için 4 ipucu:
Stres kaynaklarını tanıyın
Eşinizle oturun ve ilişkinizde strese sebep olan konuları alt alta yazın. Bunları sizin kontrolünüzde ve kontrolünüz dışında olmak üzere iki kategoriye ayırın. Kontrolünüzde olanlardan üç tanesini seçin, onları çözmek için beraberce çalışın ve stratejinizi altlarına yazın.
Dürüst ve doğru mücadele
İlişkilerde fikir ayrılığı gayet doğaldır ve kaçınılmazdır. Onlardan kaçmak sorunları besler/kuvvetlendirir ve çözüm getirmez. Bununla nasıl mücadele edeceksiniz? Anlaşmazlıklara en sağlıklı çözüm yolu münakaşa konularını gözden geçirmek, çözüm fırsatları yaratmak ve etkili iletişim becerilerini geliştirmektir. Nasıl ve neler hissettiğinizi açıklayın, onun neye ihtiyacı olduğunu sorun, eşinizi aynısını yapması için cesaretlendirin ve iyi bir dinleyici olun. Beşe bir kaidesini uygulayın; diğer bir kişiye söylediğiniz negatif/olumsuz bir söz, söylediğiniz beş pozitif/olumlu sözü siler.
Para ile barışın
Uzmanlar (ve amatörler) para harcamada seçilen değişik yaklaşımların/yolların ilişkileri strese sokan en büyük etken olduğu, münakaşalara ve boşanmalara sebep teşkil ettiği konusunda hemfikirler.
Partnerinize, anne babanızın para ile ilişki şeklini, bunun sizin seçimlerinizi nasıl etkilediğini ve aynı uygulamayı yapmak isteyip istemediğinizi açıklayın. Sonra her biriniz neye ihtiyacınız olduğunu, ne istediğini ve önceliklerini açıkça belirleyin. Nasıl harcayacağınız, harcama hakkında nasıl konuşacağınız ve yaşamınızı nasıl sürdüreceğiniz konusunda anlaşma yapın.
Sağlığa öncelik tanımak
Yaşantınızda stresi kontrol edebilmek sağlığınızı geliştirecek ilk adımdır. Cesaret, sağlıklı çözüm için bir diğer kararlılıktır. Evde daha çok yemek yapın, kahvaltıyı atlamayın, sağlıklı öğle yemeği hazırlayın ve dışarıda yemek yemeyi kısıtlayın.
1 DAKİKADA SAĞLIK
Birinin felç geçirdiğini nasıl anlarsınız?
Burada bilmeniz gereken şey; bir hayat kurtarmak için doktor olmanız gerekmediği! Eğer birisinin felç geçirdiğinden şüpheleniyorsanız, üç şey yapmanız gerekli:
Birincisi: Gülümsemesini isteyin. Doğru bir zaman gibi görünmüyor olabilir ama bazı önemli kasları test etmek için çok önemlidir.
İkincisi: Kollarını kaldırmasını isteyin. Önce siz yapın ve sizi taklit etmesini isteyin.
Üçüncüsü: Ondan basit bir cümleyi tekrar etmesini isteyin. “Ben kırmızı gül seviyorum” gibi basit bir cümle...
Eğer kişi bu basit isteklerin hiçbirisini yapamıyorsa, onu acil olarak hastaneye götürün. Unutmayın, her yıl yüz binlerce insan felç geçiriyor ve o anda her saniye çok ama çok önemlidir. Sizin için çok önemli birinin bu tavsiyeler sayesinde hayatını kurtarabilirsiniz!
Selenyum İçeren Gıdalar ve Kalp Hastalığı
Selenyum içeren gıdalar, kolesterol ve kalp hastalığı riski taşıyor mu, diyette önerilen bu gıdaya ne kadar güvenmeliyiz?
Mineraller kandaki kolesterol düzeyini yüzde 10 artırabilir. Yüksek kolesterol de arter daralmasına, krize ve felçe yol açabilir.
Selenyum, vücut bağışıklık sistemi, tiroid fonksiyonu ve üreme için önemli rollere sahiptir. Ayrıca vücudun antioksidan savunma sisteminin bir parçası, zararlı moleküllerden hücre ve dokuları koruduğu da bilinir.
Bazı kanıtlar selenyumun, anti-kanser özelliklerine özellikle prostat kanseri başta olmak üzere sahip olduğu hakkındadır. Önerilen günlük alım miktarı erkek için 60 mg, kadın için 75 mgdır. Selenyumun doz aşımında ise ortaya ciddi sorunlar çıkmaktadır.
Aslında alınması belli miktarda gereken bu element, doz aşımında şu sorunlara yol açar. Cilt, saç ve tırnak kaybı, kolesterol hastalığı, kalp hastalığına yol açar. Gerektiği kadar alındığında hiç bir sorun yaratmamaktadır.
Selenyum içeren gıdalar:
Brezilya kestanesi, kümes hayvanları, deniz ürünleri ve et gibi gıdalarda yer alır. Soğan, sarımsak, kırmızı biber de selenyum bulunan yiyeceklerarasındadır. Yulaf ve esmer pirinç de önemli miktarda sağlayabilir.
Mineraller kandaki kolesterol düzeyini yüzde 10 artırabilir. Yüksek kolesterol de arter daralmasına, krize ve felçe yol açabilir.
Selenyum, vücut bağışıklık sistemi, tiroid fonksiyonu ve üreme için önemli rollere sahiptir. Ayrıca vücudun antioksidan savunma sisteminin bir parçası, zararlı moleküllerden hücre ve dokuları koruduğu da bilinir.
Bazı kanıtlar selenyumun, anti-kanser özelliklerine özellikle prostat kanseri başta olmak üzere sahip olduğu hakkındadır. Önerilen günlük alım miktarı erkek için 60 mg, kadın için 75 mgdır. Selenyumun doz aşımında ise ortaya ciddi sorunlar çıkmaktadır.
Aslında alınması belli miktarda gereken bu element, doz aşımında şu sorunlara yol açar. Cilt, saç ve tırnak kaybı, kolesterol hastalığı, kalp hastalığına yol açar. Gerektiği kadar alındığında hiç bir sorun yaratmamaktadır.
Selenyum içeren gıdalar:
Brezilya kestanesi, kümes hayvanları, deniz ürünleri ve et gibi gıdalarda yer alır. Soğan, sarımsak, kırmızı biber de selenyum bulunan yiyeceklerarasındadır. Yulaf ve esmer pirinç de önemli miktarda sağlayabilir.
KALBE NELER İYİ GELİYOR-Osman MÜFTÜOĞLU
Prof.Dr. Osman MÜFTÜOĞLU - Kalbe neler iyi geliyor
Kalbinize dost bazı besinler var. Bunları daha sık yerseniz kalbinizin daha güçlü olur ve sağlıklı kalır.
Kalp dostu yiyeceklerin başında ceviz geliyor. Öyle ki 2004 yılında Amerikan Besin ve İlaç Dairesi (FDA) ceviz paketlerinin üzerine bile “kalp sağlığını destekler” ibaresinin konulmasını onayladı. Burada dikkat etmeniz gereken nokta miktarı abartmamak. Günde üç veya dört ceviz bu işe fazlasıyla yetiyor. Ceviz Omega-3 ve folik asitten zengin içeriği yanında, kolesterol azaltan fitosteroller ve antioksidanları ile de kalp sağlığını destekliyor. Aynı güç bence fındıkta da var. Günde 6-8 fındık damar sağlığınızı en az ceviz kadar güçlendirecektir.
ÇAY, DOMATES ZEYTİNYAĞI...
Eğer kalbinizi düşünüyorsanız çay için. Ama yemek borunuzu ve midenizi korumak için üfleyerek içmeyi sakın unutmayın. Özellikle yeşil çayda miktarı biraz daha fazla olan kateşinler antioksidan güçleriyle koroner damarları kolesterolün ve diğer yangısal süreçlerin etkisinden koruyor. Kalbinize daha çok destek olmak istiyorsanız domates , salça ve ketçap gibi domatesli yiyeceklerden de istifade edin. Domatesteki likopen tam bir kalp dostu. Özellikle pişirildiği zaman domatesteki likopen daha kolay serbestleşiyor, kan emilmesi ve kana karışması hızlanıyor. Domatesin üzerine birkaç damla yağ eklerseniz likopenin emilmesi daha da çoğalıyor. Bu durumda yağ olarak da zeytinyağını tercih etmenizde fayda var. Çünkü zeytinyağı tekli doymamış yağlardan zengin yapısıyla kalbinizin en güçlü koruyucuları arasında yer alıyor.
Eğer kalbimi daha da güçlendireyim diye düşünüyorsanız elma yemeyi ihmal etmeyin. O ünlü atasözü geçerliliğini bugün de koruyor: “Her gün bir elma giren eve doktor girmez”. Yeşil kırmızı fark etmiyor, elma zengin posa yapısı, güçlü antioksidan içeriği sebebiyle kalp dostu meyvelerin ilk sıralarında yer alıyor. Üzüm de kalp dostu bir meyve. Özellikle çekirdekli üzümü çekirdeklerini keyifle çiğneyerek- yemeniz tavsiye ediliyor. Kalp dostu meyvelere potasyumdan zengin yapısı nedeniyle muzu da eklemekte fayda var. Bu listeyi yaparken yulaf ve fasulye gibi bakliyat grubu yiyecekleri eklemek şart. Balık da kalbe dost bir yiyecek. Omega-3’ten zengin yapısı nedeniyle listeye balığı da eklemek gerekiyor.
Listeyi daha da zenginleştirmeniz mümkün. Mesela sarımsağa, soğana da yer verebilirsiniz. Karpuzu ve kayısıyı da ilave etmenizi tavsiye ederim.
Son birkaç önerimiz daha var: Kalbinizi daha da güçlendirmek istiyorsanız onu güneşten faydalandırın.
Kalbinize dost bazı besinler var. Bunları daha sık yerseniz kalbinizin daha güçlü olur ve sağlıklı kalır.
Kalp dostu yiyeceklerin başında ceviz geliyor. Öyle ki 2004 yılında Amerikan Besin ve İlaç Dairesi (FDA) ceviz paketlerinin üzerine bile “kalp sağlığını destekler” ibaresinin konulmasını onayladı. Burada dikkat etmeniz gereken nokta miktarı abartmamak. Günde üç veya dört ceviz bu işe fazlasıyla yetiyor. Ceviz Omega-3 ve folik asitten zengin içeriği yanında, kolesterol azaltan fitosteroller ve antioksidanları ile de kalp sağlığını destekliyor. Aynı güç bence fındıkta da var. Günde 6-8 fındık damar sağlığınızı en az ceviz kadar güçlendirecektir.
ÇAY, DOMATES ZEYTİNYAĞI...
Eğer kalbinizi düşünüyorsanız çay için. Ama yemek borunuzu ve midenizi korumak için üfleyerek içmeyi sakın unutmayın. Özellikle yeşil çayda miktarı biraz daha fazla olan kateşinler antioksidan güçleriyle koroner damarları kolesterolün ve diğer yangısal süreçlerin etkisinden koruyor. Kalbinize daha çok destek olmak istiyorsanız domates , salça ve ketçap gibi domatesli yiyeceklerden de istifade edin. Domatesteki likopen tam bir kalp dostu. Özellikle pişirildiği zaman domatesteki likopen daha kolay serbestleşiyor, kan emilmesi ve kana karışması hızlanıyor. Domatesin üzerine birkaç damla yağ eklerseniz likopenin emilmesi daha da çoğalıyor. Bu durumda yağ olarak da zeytinyağını tercih etmenizde fayda var. Çünkü zeytinyağı tekli doymamış yağlardan zengin yapısıyla kalbinizin en güçlü koruyucuları arasında yer alıyor.
Eğer kalbimi daha da güçlendireyim diye düşünüyorsanız elma yemeyi ihmal etmeyin. O ünlü atasözü geçerliliğini bugün de koruyor: “Her gün bir elma giren eve doktor girmez”. Yeşil kırmızı fark etmiyor, elma zengin posa yapısı, güçlü antioksidan içeriği sebebiyle kalp dostu meyvelerin ilk sıralarında yer alıyor. Üzüm de kalp dostu bir meyve. Özellikle çekirdekli üzümü çekirdeklerini keyifle çiğneyerek- yemeniz tavsiye ediliyor. Kalp dostu meyvelere potasyumdan zengin yapısı nedeniyle muzu da eklemekte fayda var. Bu listeyi yaparken yulaf ve fasulye gibi bakliyat grubu yiyecekleri eklemek şart. Balık da kalbe dost bir yiyecek. Omega-3’ten zengin yapısı nedeniyle listeye balığı da eklemek gerekiyor.
Listeyi daha da zenginleştirmeniz mümkün. Mesela sarımsağa, soğana da yer verebilirsiniz. Karpuzu ve kayısıyı da ilave etmenizi tavsiye ederim.
Son birkaç önerimiz daha var: Kalbinizi daha da güçlendirmek istiyorsanız onu güneşten faydalandırın.
KALP KRİZİ-Kalp krizine yol açan duyguların en kötüsü hangisi?-Osman MÜFTÜOĞLU
Kalp krizine yol açan duyguların en kötüsü hangisi?
Olumsuz, endişe yoğunluğu fazla duygular kalbiniz için en az kolesterol kadar kötü ama uzmanlar kalp sağlığı açısından en zararlı duygunun “kızgınlık” olduğunu söylüyor. Hatta dozu kaçırılmış, kontrolsüz, aşırı kızgınlık halinin özellikle önceden eğilimi olanlarda bir-iki saat içinde kalp krizi geçirme olasılığını ciddi oranda yükselttiği belirtiliyor. Bazı kardiyologlar (örneğin Dr. Özgen Doğan/New York) kızgınlık veya saldırganlık duygusunun yüksek kolesterol düzeyi ve sigaradan bile tehlikeli olduğunu düşünüyor. Bu arada kalbe en faydalı duyguyu da belirtelim: Gülmek! Dr. Özgen Doğan’a göre gülmek en iyi ilaçlardan biri: Stresi azaltıyor, düşmanca hisleri ortadan kaldırıp saldırganlığı önlüyor. Gülmenin etkili bir stressavar, uyku ilacı, kas gevşetici ve ağrı kesici olduğu da aklınızda olsun.
Olumsuz, endişe yoğunluğu fazla duygular kalbiniz için en az kolesterol kadar kötü ama uzmanlar kalp sağlığı açısından en zararlı duygunun “kızgınlık” olduğunu söylüyor. Hatta dozu kaçırılmış, kontrolsüz, aşırı kızgınlık halinin özellikle önceden eğilimi olanlarda bir-iki saat içinde kalp krizi geçirme olasılığını ciddi oranda yükselttiği belirtiliyor. Bazı kardiyologlar (örneğin Dr. Özgen Doğan/New York) kızgınlık veya saldırganlık duygusunun yüksek kolesterol düzeyi ve sigaradan bile tehlikeli olduğunu düşünüyor. Bu arada kalbe en faydalı duyguyu da belirtelim: Gülmek! Dr. Özgen Doğan’a göre gülmek en iyi ilaçlardan biri: Stresi azaltıyor, düşmanca hisleri ortadan kaldırıp saldırganlığı önlüyor. Gülmenin etkili bir stressavar, uyku ilacı, kas gevşetici ve ağrı kesici olduğu da aklınızda olsun.
KALP HASTALIKLARI İÇİN BİTKİSEL BİR CÖZÜM
Asma vücut yağlanmasına, kalp ve böbrek rahatsızlıklarına karşı çok etkilidir.
Acı marul çiçekleri toplanır, bol şekerle iyice karıştırılır, güneşte kurutulur. Elde edilen bu lezzetli ilaç kalp hastalıklarına iyi gelir ve kalbi kuvvetlendirir. Bu ilçtan günde 1-2 kahve kaşığı alınabilir.
Anason tohumlarını çiğnemek kalp çarpıntısını giderir.
Cevizde ki yağın yapılan araştırmaların kolestrolü yükseltmeyip düşürdüğünü ortaya çıkardığından, kalp krizini önlemek için günde üç ceviz yemenin yaralı olduğu anlaşılmıştır.
Erik, Erkeç otu kalbi kuvvetlendirir.
Fındık (günde bir avuç) tüketilmesi enfarktüsü önler. Haşhaş tohumları kalp hastalarına iyi etki eder.
Karnabahar kalp rahatsızlıklarına karşı etkilidir.
Kedi otu kalp atışlarını düzenleyicidir.
Kekik kalp çarpıntısını önler.
Kereviz, üzüm, soğan, nar kalp yorgunluğuna iyi gelir.
Limon, melek otu kalbi kuvvetlendirir.
Lahanada bulunan potasyum vücudun suyunu alarak kalp ve dolaşımı rahatlatır. Vücudun zehirini atmasını sağlar.
Marul sinirsel kalp çarpıntılarına iyi gelir.
Sarımsak kandaki kolestrolü dengelediği için kalp krizi riskini azaltır.
Acı marul çiçekleri toplanır, bol şekerle iyice karıştırılır, güneşte kurutulur. Elde edilen bu lezzetli ilaç kalp hastalıklarına iyi gelir ve kalbi kuvvetlendirir. Bu ilçtan günde 1-2 kahve kaşığı alınabilir.
Anason tohumlarını çiğnemek kalp çarpıntısını giderir.
Cevizde ki yağın yapılan araştırmaların kolestrolü yükseltmeyip düşürdüğünü ortaya çıkardığından, kalp krizini önlemek için günde üç ceviz yemenin yaralı olduğu anlaşılmıştır.
Erik, Erkeç otu kalbi kuvvetlendirir.
Fındık (günde bir avuç) tüketilmesi enfarktüsü önler. Haşhaş tohumları kalp hastalarına iyi etki eder.
Karnabahar kalp rahatsızlıklarına karşı etkilidir.
Kedi otu kalp atışlarını düzenleyicidir.
Kekik kalp çarpıntısını önler.
Kereviz, üzüm, soğan, nar kalp yorgunluğuna iyi gelir.
Limon, melek otu kalbi kuvvetlendirir.
Lahanada bulunan potasyum vücudun suyunu alarak kalp ve dolaşımı rahatlatır. Vücudun zehirini atmasını sağlar.
Marul sinirsel kalp çarpıntılarına iyi gelir.
Sarımsak kandaki kolestrolü dengelediği için kalp krizi riskini azaltır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Bağlantılar
Sitede Arama Yap
İBRAHİM SARAÇOĞLU |
Tüm hastalıklara Tedavi
Alzheimer
Gençleştirici Formül
Anne sütünü artırma
Ayak mantarı
Erkek-Kilo alma
Kadın-Kilo alma
Baş ağrısı-Migren
Kolesterolu düşürme
Kadın-idrar enfeksiyonu
Erkek idrar Kaçırma
Saç dökümü
Sperm artırma
İktıdarsızlık
Kısırlık-Hamile kalmak
Kısırlık-Kadın yumurtasını artırma
Romatizma
MS Hastalığı
Akciğer Kanseri
İltihaplı sivilce-Akne
Hemoroid-Basur
Meme-Göğüs büyütme
Boy Uzatma
Kabızlık
Ses kısıklığı
Mantar Hastalığı
Polikistik Over
Tiroid
Aşırı Tüylenme
Vitiligo-Hepatit B-Karaciğer yetmezliği
Meme kisti-Fibrokist
Adet sancıları
Egzema
Astım
Saç-Kepek
Zayıflamak
Topuk dikeni
Kalp ve Prostat büyümesi
Kalp yağlanması
Vitiligo
Bağırsak kanseri önleyici
Bağırsak kanseri tedavi
Kansızlık-Anemi
Karaciğer yağlanması
Mide Yanması
Depresif Regl-Adet
Yaşlılık lekeleri
Bademcik Boğaz Enfeksiyonu
Anksiyete
Depresyon
Sigara toksin atıcı
Kulak çınlaması
Kulak ağrısı
Bağırsak gazı
Vajinal Akıntı
Sigara bırakma
Elma kayısı maskesi
Selülit eritme
Unutkanlık
Yorgunluk
Menopoz
Kronik Kabızlık
Cilt Bakımı ve Güzellik-Cilt Hastalıkları
Zayıflama ve Beslenme
Blog Arşivi
-
▼
2010
(507)
-
▼
Temmuz
(40)
-
▼
Tem 11
(20)
- Tansiyon Hastalarına Sıcak Uyarısı
- Havuzlar Hasta Ediyor
- Sıcak, Tahammül Gücünü Zayıflatıyor
- Lens İle Havuza Girmeyin
- Güneş Kremiyle İlgili Çarpıcı Gerçek
- Cilt Kanserinde Aşı Umudu
- Çocukları Yaz Hastalıklarından Koruyun
- Tükenmişlik Sendromu
- Botoks mu Yaptırmalı, Dolgu mu
- Sıcaktan Soğuğa Ani Geçiş Yapmayın
- Depresyon Bunama Riskini Artırıyor
- Yaz Olunca Midenize Ne Oluyor?
- Anne Adayının Yaptırması Gereken Testler
- Vejetaryen Diyet Depresyona İyi Geliyor
- Kanser Karşısında Erkekler Daha Vefasız
- Şeker Stresi Azaltıyor
- Bilgisayarlar, Çocuklar İçin Büyük Tehlike
- Çocuk Egzamasında Astım Riski
- DNA Yapısı Kanserde Etkili
- 3K İle Hem Tok Kalın, Hem Kilo Verin
-
▼
Tem 11
(20)
-
▼
Temmuz
(40)